16 Temmuz 2012 Pazartesi


CUMHURİYET BAŞ SAVCILIĞINA,
LÜLEBURGAZ
Müşteki: ORHAN SUAT ARAŞTIRMACI/GAZETECİ/YAZAR
GENÇLİK MAH.İSTASYON SOK.NO:72 K:4 D:12 LÜLEBURGAZ- 39750
Sanık veya Sanıklar: EMİN HALEBAK LÜLEBURGAZ BELEDİYE BAŞKANI ve LÜLEBURGAZ BELEDİYE MECLİSİNDE GÖREV YAPAN BELEDİYE MECLİS ÜYELERİNİN TAMAMI -ESKİ PAZAR YERİ BELEDİYE BİNASI-LÜLEBURGAZ-39750
SUÇ KONUSU OLAYLAR:
    Son altı yılda değişik tarihlerde Lüleburgaz Belediyesi tarafından üç kez “Birincisi 15.08.2008/15.09.2008, ikincisi 20.05.2010/20.06.2010, üçüncüsü 14.05.2012/06.06.2012” tarihleri arasında yapılan “ULUSLARARASI TAŞ VE HEYKEL SEMPOZYUMU” ADIYLA KATILIMCILARIN İAŞE ULAŞIM VE HATTA GEZİ İAŞELERİ OLARAK TÜM MASRAFLARI LÜLEBURGAZ BELEDİYESİNCE KARŞILANAN VE İLK İKİSİNDE ÜRETİLEN 10+10=20 ADET HEYKEL VAR OLMASINA RAĞMEN ŞİMDİ YENİDEN 14-MAYIS/6-HAZİRAN.2012 TARİHLERİ ARASINDA 3.KEZ YENİDEN 10 ADET HEYKEL ÜRETİLMİŞTİR EKTE AÇIKLANAN SON İKİ KATILIM ŞARTNAMELERİNDEN ANLAŞILDIĞI ÜZERE LÜLEBURGAZ BELEDİYESİNE BİNLERCE TL PARAYA MAL OLMASINA RAĞMEN ÜRETİLEN HEYKELLER MAALESEF BIRAKINIZ İLÇEMİZİ TANITIMINI  HER YERDE ALAY KONUSU OLMASINA YOL AÇMAKTADIR. HALK ARASINDA “TOTEM YEMEZYUMU” ADI VERİLEN SÖZÜM ONA BİLİMSEL OLMASI İÇİN ADINA “SEMPOZYUM” DENİLEN BU ETKİNLİKTEN GERİYE KALAN EKTEKİ GAZETE HABERLERİNDEN ANLAŞILACAĞI GİBİ ÜRETİLEN HEYKELLER  MAALESEF KONACAK YER OLMADIĞINDAN AÇIK ALANLARA KONMAK YERİNE DEPOLARA KALDIRILMAKTADIR. KATILIMCILARIN NASIL SEÇİLDİĞİ BİLİNMEYEN İKAMET ETTİKLERİ İLÇEMİZDE BİR YA SÜRE İLE TÜM MASRAFLARI HATTA NEREDEYSE ALDIKLARI NEFESLERİ BİLE TAMAMEN BELEDİYE BÜTÇESİNDEN KARŞILANMAKTADIR. İLÇEMİZ ADINA ÇOK DAHA FAYDALI ÇALIŞMALARA ÖRNEĞİN  “RESİM HEYKEL SANAT GALERİSİ” YAPILMASI VEYA DAHA KALICI BİR HİZMET OLAN “KÜLTÜR SARAYI” İÇİN HARCANMASI GEREKEN YAKLAŞIK 300 MİLYAR TL SAÇI BİTMEDİK YETİM HAKKI OLAN VERGİLERDEN KAZANILAN PARALAR MAALESEF TEK KELİME İLE TOPLUMUMUZA HİÇBİR FAYDASI OLMAYAN BİR ETKİNLİKTE YABANCI BİRİLERİNE PEŞKEŞ ÇEKİLMEKTEDİR.
    TEK KELİME İLE MALİ İSRAF VE “GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMAK” DENEN BU DAVRANIŞI SON ALTI YILDA HER İKİ YILDA BİR  ÜÇÜNCÜ KEZ TEKRARLAYAN BU ZİHNİYET HAKKINDA KANUNEN YAPMAMIZ GEREKEN HARCAMALARIN SON KURUŞUNA KADAR İRDELENMESİ VARSA İRTİKAP VE RÜŞVET SUÇUNUN İŞLENEBİLECEĞİ ENDİŞESİYLE BU SUÇ DUYURUSUNUN YAPILMASI BİR VATANDAŞLIK GÖREVİ HALİNE GELMİŞTİR.
OLAYLAR:
1-Lüleburgaz Belediyesi tarafından 15 Ağustos - 15 Eylül 2008 tarihleri arasında ilki düzenlenen “Uluslararası Taş Heykel Sempozyumu”, beş yerli ve beş yabancı sanatçı ile birlikte asistan olarak Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden öğretim elemanları ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak, heykeltıraş Niyazi Dedeoğlu ve Prof. Berika İpekbayrak’ın organizasyonda yer aldığı etkinlik süresince Türk ve yabancı sanatçılar on adet yapıt ortaya çıkardı.
2. 2010 ULUSLARARASI LÜLEBURGAZ TAŞ HEYKEL SEMPOZYUMU ŞARTNAMESİ Genel Açıklamalar
Madde 1. Uluslararası Lüleburgaz Taş Heykel Sempozyumu, Lüleburgaz’da 20 Mayıs- 20 Haziran 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.
Madde 2. Sempozyum’a katılacak sanatçılar, Lüleburgaz Belediyesi’nin belirlediği seçici kurultarafından, sanatçıların gönderdikleri başvuru dosyaları esas alınarak saptanacaktır. Sempozyum sonunda her sanatçıya Lüleburgaz Belediye si tarafından bir katılım belgesi verilecektir.
Madde 3. Sempozyum’a 10 sanatçı katılacaktır. Jüri gerekli gördüğü takdirde katılımcı sayısınıdeğiştirebilir.
Madde 4. Yontu malzemesi olarak mermer kullanılacaktır.
Madde 5. Sempozyum’un belirlenmiş bir teması yoktur.
Madde 6. Yapıtların mülkiyeti Lüleburgaz Belediyesi’ne aittir. Eserlerin müzeye konması veya geçici sergiler için taşınması Belediye’nin tasarrufundadır. Sanatçı, çalışma sürecinin ve eserlerinin görüntülenmesine izin verir. Lüleburgaz Belediyesi tanıtım amacıyla görüntüleri kullanma hakkına sahiptir.
Madde 7. Sanatçıların, Sempozyum süresince gerçekleştirdikleri yapıtlar, Sanatçı, Sempozyum Uygulama Komitesi ve Lüleburgaz Belediyesi tarafından belirlenen yerlere yerleştirilecektir.
Madde 8. Sempozyum’a katılan sanatçıların, ulaşım, sabah, öğle ve akşam yemekleriyle konaklamaları Lüleburgaz Belediyesi tarafından karşılanacaktır.
Madde 9. Sempozyum’a katılan her sanatçıya sadece bir kişi refakat edebilir. Refakatçilerin aynı odada kalmak kaydı ile konaklama, ve sabah, öğle ve akşam yemekleri karşılanacaktır. Refakatçilerin ulaşım masrafları kendilerine aittir, çalışmaları için de herhangi bir ek ücret ödenmeyecektir.
Madde 10. Ulaşım, tüm sanatçılar için ekonomi sınıfı, gidiş-dönüş uçak bileti ve havaalanından Sempozyum yerine ulaşımı kapsar. Her sanatçı uçak biletini kendisi temin edecektir, geldiğinde parası ödenecektir.
Madde 11. Kendisine tanınan sürede ve mekânda yapıtını gerçekleştiren her sanatçıya, genel harcamalar ve telif hakkı olarak net 2500 € (2500 EURO) ödenecektir. Belirlenen tutarın 1000 € (1000 EURO) ilk haftanın sonunda, geri kalanı 1500 € (1500 EURO) Sempozyum bitişinde sanatçılara nakden ödenecektir.
Madde 12. Sempozyum’a katılmaya hak kazandığı halde gelemeyeceğini bildiren sanatçıların ya da Sempozyum’un başlangıç tarihinden itibaren 3 günlük süre içerisinde herhangi bir mazeret bildirmeksizin Sempozyum’da hazır bulunmayan sanatçıların katılımları iptal edilecektir.
Madde 13. Sanatçılar, çalışma saatleri içerisinde Sempozyum alanında bulunmak ve Sempozyum takvimine uymakla yükümlüdürler. Ayrılma zorunluluğu durumunda, mazereti Sempozyum tertipkomitesi başkanlığına bildirmekle yükümlüdür. Gelişebilecek istisnai durumlar Sempozyum Komitesi’nce değerlendirilir.
Madde 14. Katılımcı sanatçılar için İstanbul, Edirne gibi yakın kentlere gezi düzenlenecektir.

3. 2012 ULUSLARARASI LÜLEBURGAZ TAŞ HEYKEL SEMPOZYUMU ŞARTNAMESİ Genel Açıklamalar
Madde 1. Uluslararası Lüleburgaz Taş Heykel Sempozyumu, Lüleburgaz’da 14 Mayıs-08 Haziran 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.
Madde 2.  Sempozyum’a katılacak  sanatçılar, Lüleburgaz Belediyesi’nin belirlediği  seçici kurul tarafından, sanatçıların gönderdikleri başvuru dosyaları esas alınarak saptanacaktır. Sempozyum sonunda her sanatçıya Lüleburgaz Belediyesi tarafından bir katılım belgesi verilecektir.
Madde 3.  Sempozyum’a  10 sanatçı katılacaktır. Jüri gerekli gördüğü takdirde katılımcı sayısını değiştirebilir.
Madde 4. Yontu malzemesi olarak mermer kullanılacaktır.
Madde 5. Sempozyum’un belirlenmiş bir teması yoktur.
Madde 6.  Yapıtların mülkiyeti Lüleburgaz Belediyesi’ne aittir. Eserlerin müzeye konması veya geçici sergiler için taşınması Belediye’nin tasarrufundadır. Sanatçı, çalışma sürecinin ve eserlerinin görüntülenmesine izin verir. Lüleburgaz Belediyesi tanıtım amacıyla görüntüleri kullanma hakkına sahiptir.
Madde 7. Sanatçıların, Sempozyum süresince gerçekleştirdikleri yapıtlar, Sanatçı, Sempozyum Uygulama Komitesi ve Lüleburgaz Belediyesi tarafından belirlenen yerlere yerleştirilecektir.
Madde 8.  Sempozyum’a katılan sanatçıların, ulaşım,  sabah, öğle ve akşam yemekleriyle konaklamaları Lüleburgaz Belediyesi tarafından karşılanacaktır.
Madde 9.  Sempozyum’a katılan her sanatçıya sadece bir kişi refakat edebilir. Refakatçilerin aynı odada kalmak kaydı ile konaklama,  sabah, öğle ve akşam yemekleri karşılanacaktır. Refakatçilerin ulaşım masrafları kendilerine aittir, çalışmaları için de herhangi bir ek ücret ödenmeyecektir.
Madde 10.  Ulaşım, tüm sanatçılar için ekonomi sınıfı, gidiş-dönüş uçak bileti ve havaalanından Sempozyum yerine ulaşımı kapsar. Her sanatçı uçak biletini kendisi temin edecektir, geldiğinde parası ödenecektir.
Madde 11.  Kendisine tanınan sürede ve mekânda yapıtını gerçekleştiren her sanatçıya, genel harcamalar ve telif hakkı olarak net  3000 € (3000 EURO) ödenecektir. Belirlenen tutarın 1500 € (1500 EURO) ilk haftanın sonunda, geri kalanı 1500 € (1500 EURO) Sempozyum bitişinde sanatçılara nakden ödenecektir.
Madde 12.  Sempozyum’a katılmaya hak kazandığı halde gelemeyeceğini bildiren sanatçıların ya da Sempozyum’un başlangıç tarihinden itibaren 3 günlük süre içerisinde herhangi bir mazeret bildirmeksizin Sempozyum’da hazır bulunmayan sanatçıların katılımları iptal edilecektir.Madde
Madde 13. Sanatçılar, çalışma saatleri içerisinde Sempozyum alanında bulunmak ve Sempozyum takvimine uymakla yükümlüdürler. Ayrılma zorunluluğu durumunda, mazereti Sempozyum tertip komitesi başkanlığına bildirmekle yükümlüdür. Gelişebilecek istisnai durumlar Sempozyum Komitesi’nce değerlendirilir.
Madde 14.  Katılımcı sanatçılar için  İstanbul, Edirne gibi yakın kentlere gezi düzenlenecektir.
4. Sanığın eylemi suç teşkil ettiğinden gerekli kovuşturmanın yapılarak sanığın cezalandırılması için Savcılığınıza müracaat zorunluluğu doğmuştur.
Sonuç ve İstem: Sanık  veya Sanıklar hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.
Saygılarımla
     /05/2012
Şikâyetçi: ORHAN SUAT

Deliller: Yerel Gazete Haberleri, Lüleburgaz Belediyesi Meclis Kararları, aşağıda ad ve adresleri belirtilen tanıklar, her türlü delil.
1-20.02.2012 tarihli Görünüm Gazetesi yazarı Ali Mert “Üretip Depoluyoruz” başlıklı haberi
2-10.05.2012 tarihli Görünüm Gazetesi yazarı Ali Mert’in “Mermer Bloklar geldi” başlıklı Haberi
3-06.02.2012 tarihli Hürfikir Gazetesi Haberi

LÜLBURGAZ'DA BAYRAK DÜŞMANLIĞI


LÜLEBURGAZ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA,
MÜŞTEKİ : ORHAN SUAT-E.ÖĞRT/ARAŞTIRMACI YAZAR -GENÇLİK MAH.İSTASYON CAD.G.YILMAZ APT.NO:72 K:4 D:12 LÜLEBURGAZ 
ŞÜPHELİ : EMİN HALEBAK -LÜLEBURGAZ BELEDİYE BAŞKANI -BELEDİYE BAŞKANLIĞI BİNASI ESKİ PAZAR YERİ LÜLEBURGAZ
SUÇ: YILLARDAN BERİ YAPILAN ONCA HABER VE YAZILI UYARILARA RAĞMEN TÜRK BAYRAĞINI MEVCUT GÖNDERE ÇEKTİRMEMEK VE  BAYRAĞIMIZA SAYGISIZLIK ETMEK VE GÖREVİNİ İHMAL ETMEK
SUÇ TARİHİ: YILLAR İÇİNDE HEMEN HER GÜN HATTA BUGÜN BİLE BAYRAK GÖNDERİNDE BAYRAK YOKTUR NE ZAMAN ŞİKAYETÇİ OLSAK GÖSTERMELİK OLARAK BAYRAK GEÇİCİ OLARAK ÇEKİLMEKTE VE DAHA SONRA GENE KALDIRILMAKTADIR
AÇIKLAMALAR : Lüleburgaz Belediye Başkanlığınca bundan dört sene önce milyarlar harcanarak şehrin iki ana giriş istikametine birisi EDİRNE BAYIRI ÇAMLIK TEPESİ ŞEHİTLİK karşısına diğeri de İSTANBUL CADDESİ GİRİŞİ BP BENZİNLİĞİ TEK TREDAŞ SİTESİ  karşına konan iki adet devasa BAYRAK GÖNDERLERİ ve üzerlerine çekilen TÜRK BAYRAĞIMIZIN dalgalanması büyük sevinçle karşılanmış olmasına rağmen, aradan geçen aylar içinde nedense bu direklerde dalgalanması gereken Türk Bayrağımızın yeri maalesef bugünde olduğu gibi DEVAMLI boş bırakılarak hiçbir zaman bayraklar düzenli ve yasaya uygun bir şekilde çekilmemiş hatta çektirilmemiştir.
DELİLLER : Lüleburgaz da ki Yerel Basında çıkan Bayrak olmadığı çekilmediği haberleri ve bugün bile yerinde göreceğiniz gibi üzerinde bayrak olmayan her iki boş bayrak direği
TANIKLAR: Görünüm Gazetesi muhabiri Ali Mert ve Yasemin Çetinkaya ile Hürfikir Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Fırat Çalışkan tarafından yapılan günlük haberlerde arşivlerde  Gönderde Bayrak olmadığı haberleri vs…
HUKUKİ NEDENLER : TCK. 145 md. ve ilgili mevzuat. TCK . nun 145. maddesine  göre: “Türk  bayrağını veya Devletin diğer bir hakimiyet  alametini  tahkir kasdiyle  bulunduğu  yerden söküp  kaldıran veya  yırtan,  bozan  yahut diğer  herhangi  bir suretle tezlil  eden  kimse ile  bayraktan başka  herhangi bir şey üzerinde bulunan milli renkleri tahkir kadiyle bulunduğu yerden söküp kaldıran veya yırtan,bozan,yahut diğer herhangi bir suretle tezlil eden kimse cezalandırılır.” der. Yine Türk Bayrağı TÜZÜĞÜ  uygulamaları vardır.
SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda kısaca açıklandığı üzere şüpheli hakkında kamu davası açılmasına ve cezalandırılmasının sağlanmasına karar verilmesini saygıyla talep ederim. ……./……/2012
MÜŞTEKİ
ORHAN SUAT

DİKKAT YAŞAM MUCİZESİ BULUNDU AMA KİMSE BİLMİYOR ALKALİ SU NEDİR NE DEĞİLDİR?İÇİN VE LOKMAN HEKİMİN SIRRINI KEŞFEDİN…
   Asitlerin oluştuktan hemen sonra nötralize edilmesi, kandaki asit dengeleyici bikarbonatların yüksek tutulması ile mümkün olur. Bunun en temiz ve en etkili yolu ise alkali su tüketmektir. Alkalilik, yağ asitlerini yakmaz onları çözer, nötralize eder ve sıvılaştırarak böbreklerden güvenli şekilde atılmasını sağlar. Çiğ et veya tavuğa dokunduğumuzda ellerimiz yağdan kaygan ve yapışkan olur. Ellerimizi sadece su ile yıkamak sorunu çözmez, ancak sabunla yıkandığı zaman ellerimiz normal duruma döner. Bunun en basit açıklaması; yağın asit, sabunun ise alkali olmasıdır. Alkali suyun herhangi bir besin değeri veya tıbbi değeri yoktur. Sadece vücuttaki fazla asitleri nötralize ederek etkisiz hale getirir, kanın kıvamını inceltir, kan akışını kolaylaştırarak birçok hastalığın önüne geçilmesine ve kendimizi daha iyi hissetmemize katkı sağlar. Su, hem içinde yaşadığımız dünyanın yapısı hem de canlıların yaşamı açışından büyük öneme sahiptir. Hepimizin bildiği gibi yemek yemeden birkaç hafta yaşayabiliriz, ancak su olmadan en çok bir iki gün hayatta kalabiliriz. Yaşamın temel kaynağı olan su, aynı zamanda çok güçlü bir çözücüdür. Suyun içinde oksijen, mineraller ve atık maddeler görünmez bir biçimde bulunur. Kanımızın da %90’ı sudan oluşur. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tüm maddeler, en uç noktalara kadar damarlarımızda dolaşan kan yoluyla taşınır. Bilindiği gibi su, “H2O” olarak formüle edilmiştir. Bu, suyun 2 Hidrojen ve 1 Oksijen atomlarından oluştuğu anlamına gelir. Ancak suyun en önemli özelliklerinden biri de iyonize olmasıdır. İyonize; bir atom veya molekülün elektron kaybetmesi veya diğer atomdan elektron alması sonucu oluşan durumdur. Bir su molekülü iyonize olduğunda biri Hidrojen (H+), diğeri Hidroksil iyonu (OH-) olmak üzere iki parçaya bölünür. Hidrojen pozitif (+), Hidroksil ise negatif (-) değerli elektrik yüküne sahiptir. Bu iyonlar sudaki mineralleri iyonize ederek aktif kimyasal reaksiyonları başlatır. Suyun bu iyonizasyon özelliği olmasaydı vücut kimyasal reaksiyonları yerine getiremezdi. Vücudun kimyasal reaksiyonlarını yerine getirememesi durumu “ölüm” demektir. Bu nedenle, su, yaşam kaynağımızdır.
PH NEDİR?
    pH kavramının açılımı “Power of Hydrogen” yani Hidrojenin Gücü’dür. pH; bir sıvının içerisindeki pozitif Hidrojen (H+) iyonları ile negatif Hidroksil (OH-) iyonları miktarıyla ölçülen bir tanımdır. Özetle pH değeri bir maddenin asit mi yoksa alkali mi olduğunu gösteren bir cetveli ifade eder. Yaşam kaynağı olan suyun pH skalası 1 – 14 arasındadır. Bazen H+ iyonları OH- den daha fazla bulunur. Böyle bir su “Asidik Su” diye adlandırılır. Bazen de tam tersine OH- iyonları H+dan fazla olur bu durumda ki suya ise “Alkali Su” denir. Eğer H+ ve OH- sayıları eşitse bu su için “Nötr” ifadesi kullanılır.Suyun pH Skalası 1 (Asidik) ---------------------- 7 (Nötr) ---------------------- 14 (Alkali) Alkali su daha fazla oksijen (O) atomuna sahiptir. Asidik su ise alkali sudan daha az oksijen atomuna sahiptir. Mide Özsuyu 1,5 Deri 4,7  Salya 7,1  Hücre 7,1  Kan 7,4  Pankreas sıvısı 8,8  Birçok sağlık profesyoneli, vücuttaki asit biriminin giderilmesi konusunda hem fikirdir. Bu problemi alkali besinlerle çözmeye çalışırlar. Ancak diyet hem gerekli besin eksikliğine yol açabilmesi hem uygulama zorluğu nedeniyle her zaman istenilen sonucu verememektedir. Vücuttaki alkali miktarını artırmanın en kolay ve hızlı çözümü “Alkali Su” tüketmektir. Alkali Su tüketimi her hangi bir diyetten çok daha iyi çalışması ve yaşamsal sistemde ilave bir asit birikimine yol açmaması nedeniyle en iyi çözüm olarak durmaktadır. Alkali Su, asidik mineralleri elemine eder. Alkali Su, aynı zamanda hidrojene oranla daha fazla oksijen içeren sudur. Alkali Su içerek aldığımız oksijen seviyesini normal suya oranla daha fazla yükseltiriz. Alkali suyun avantajı, vücut tarafından emilirken, vücuttaki asidik atıkları nötralize ederek, atıkların kan damarlarında daha uygun çözülümde bulunmasını sağlamasıdır. Dolayısıyla asidik atıklar, vücuttan idrar veya ter yoluyla kolaylıkla atılır.Bazı doktorlar içilen alkali suyun mide asidi tarafından nötralize edileceğini ve bu özelliğini kaybetmesinden dolayı alkali su içmenin anlamsız olduğunu öne sürmektedirler. Ancak gerçekte durum farklıdır. Alınan alkali su mide asitliliğini azaltmaktadır. Mide asitliliğinin pH 4 civarına düşmesi ile mide orijinal asit seviyesini dengede tutmak için hidroklorik asit üretimine başlamaktadır. Hidroklorik asit üretim prosesi H2O+CO2+NaCl=HCl+NaHCO  Su + Karbondioksit + Tuz = Hidroklorikasit + Sodyumbikarbonat Bu işlemde mide, asidini üretirken aynı zamanda bir asit dengeleyici olan sodyum bikarbonatı da üretir.
NEDEN HASTALANIRIZ?
     Sağlık basit bir ifade ile “kolay akış” olarak tanımlanabilir. Vücudumuzda her şey kolay aktığı zaman bu bizim sağlıklı olduğumuzu gösterir. Kuvvetli bir çözücü olan su, kanın %90’ını oluşturur. Besinleri, vitaminleri, minareleri, atık maddeleri ve ölü hücreleri vücutta taşıyan kandır. Kan akışını yavaşlatan iki şey vardır. Bunlar; Asidiklik ve düşük sıcaklıktır. Asidin kanı pıhtılaştırdığı bilinen bir gerçektir. Bu durum, kanın hayat kurtaran bir özelliğidir. Bir yerimiz kesildiğinde, havadaki oksijenle temas eden kan, asidik hale gelerek pıhtılaşır ve kanama durur. Kandaki asit miktarının çok az bir oranda artması bile akışkanlığı olumsuz yönde etkiler. Konusunda uzman bir çok doktorun ortak görüşüne göre hastalıkların büyük bir kısmına kronik asidoz neden olmaktadır. Cleveland Kliniğinin kurucularında Dr. George W.Crile göre “Doğal ölüm yoktur. Doğal ölüm olarak adlandırdığımız şey, ilerleyen asit yoğunlaşmasının geldiği son noktadır.”Sağlıklı vücut, meydana gelen asit birikimlerine bir noktaya kadar dayanır. Ancak bu direncin de bir kırılma noktası vardır. Bu noktadan sonra vücut; soğuk algınlığı, grip ve dejeneretif yetişkin hastalıklarına açık hale gelir. Tüm bunların altında yatan ortak neden vücutta asit birikiminin artmasıdır.
NASIL YAŞLANIRIZ?
    Alkali suyun; yüzey gerilimi, suyun molekül yapısı, molekül hacmi, pH değeri üzerinde etkisi vardır. Ancak bunlardan pH değerini arttırıcı özelliği hariç diğer özellikleri mide asidi ile karışınca niteliklerini kaybederler.Esasında 10 gibi yüksek pH değeri de mide asidi ile etkileşime girdiğinde kaybolur ama karşı etki olarak mide asidinin de pH değeri 4,5 üstüne çıkar ve bu, mide hücrelerinin tekrar asit salgılaması için tetikleyici görevi görür. Hidkrolik Asit (HCl) üretilmesi aşamasında ortaya çıkan bikarbonatlar ise kan dolaşımına geçer. Alkali suyun yani pH değeri yüksek olan suyun en önemli fonksiyonu kan içindeki bikarbonat miktarını yükseltmesidir. Bikarbonat kaybettiğimiz ölçüde yaşlanırız.Sanayileşmenin beraberinde getirdiği çevre kirliliği, yoğun rekabet ortamında yaşanan aşırı stres, hızlı tüketim alışkanlığının sonucu olarak yüksek proteinli ve enerjili hazır besinler vücudumuzdaki asidik yoğunluğunu daha da artırmaktadır. Doğal ortamdan uzaklaştıkça daha fazla asidik yiyecekler tüketip, diğer faktörlerinde etkisi ile daha asidik bir yaşama doğru kayıyoruz. Bu yüzden yaşlandıkça daha hızlı oranlarda bikarbonat kaybetmeye başlıyoruz. Bu kaybı karşılayamadığımız noktada ise daha da hızlı yaşlanıyoruz. 1996 yılında Dr.Lynda Frossetto ve Antohony Sebastian tarafından Kalifornia Üniversitesi San Francisco Kampusu, İlaç ve Genel Klinik Merkezi’nde yapılan araştırmada, yaşla birlikte asit radikallerinin arttığı (H+) buna karşılık bikarbonat miktarının düştüğü tespit edilmiş, yaşla birlikte metabolik asidozun nasıl ortaya çıktığı bilimsel olarak açıklanmıştır. Vücuttaki asit birikiminin, yaşlanmanın temel nedenini teşkil etmesi, asidik birikmenin önlenmesinin veya azaltılmasının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bunun sağlanması aynı zamanda yaşlılığa bağlı olarak gelişen dejeneretif yaşlanma problemlerine de çözüm getirecektir.Asitliğin azaltılması ve asit/alkali dengesini sağlamanın en iyi ve en etkili yolu potasyum ve sodyumun birlikte kullanılmasıdır. İnsan vücudu için potasyum/sodyum dengesi en az asit/alkali dengesi kadar önemlidir.Dr.Frossetto ve dört arkadaşı tarafından yapılan diğer bir araştırma ortaya koymuştur ki potasyum eksikliği birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Potasyum bikarbonatın uygulanması yaşa bağlı gelişen düşük derecedeki metabolik asidozu yavaşlatmakta ve yaşlanmanın belirtileri olan, kemik erime oranı (osteoporosis), kalsiyum fosfor dengesizliği, nitrojen dengesizliği (ürit asit) üzerinde de düzeltici etkileri olmaktadır.
SAĞLIK İÇİN ALKALİ SU
    Yaşamak için gerekli olan besinleri yakarken asit atıklar oluşur. Bu atıklar idrar, terleme veya nefes verme yoluyla vücuttan dışarı atılır. Ancak, oluşan asidik atıkların tamamından kurtulmak mümkün olmaz. Çok az miktarda asidik atık vücudumuzda kalır. Yıllar geçtikçe bu atıklar birikmeye başlar. Bu da yaşlanma sürecini beraberinde getirir. Asit kanı pıhtılaştırır. Bu bir yerimiz kesildiğinde kan kaybının önlenmesi açısından hayat kurtarıcıdır. Ama asidik özellik aynı zamanda kanı daha yoğun ve kalın yaptığından kanın akışkanlığını azaltır ve dolaşımını zorlaştırır. Kan dolaşımının bu şekilde olumsuz etkilenmesi, dejeneratif yetişkin hastalıklarının oluşmasını tetikler.Vücudumuzda biriken asitleri azaltmanın üç yolu vardır. Bunlar; 1- Diyet 2- Egzersiz 3- Asitlerin nötralize edilmesi (Alkali Su içmek) Diyet-Besinlerin oksijen ile yanması hücrelere yaşamak için gerekli olan enerjiyi verir. Karbon hidratların yanması sonucu karbon hidratlar enerjiye (Su ve Karbon - CO2+H2O) dönüşür. Diğer taraftan kolestrol ve yağ asitlerinin kimyasal formülleri tam olarak yanmamış karbonhidratları gösterir. Bunlar daha sonra ihtiyaç duyulduğunda enerji sağlaması amacı ile depolanırlar. Eğer sıkı bir diyet yapılırsa vücudumuz bu depolanmış yağ asitlerini yakarak gerekli enerjiyi sağlar. Bu şekilde kilo kaybederiz. Kilo almamızın nedeni her zaman yağlı yemek değildir. Fazla miktarda alınan karbonhidratların tam yakılamaması bunların yağ asidi şeklinde vücutta birikmesine yol açar. Daha anlaşılır şekilde söylemek gerekirse, yediklerimizi tam yakacak şekilde enerji harcayamazsak, egzersiz yapmazsak yiyecekler yağa dönüşür. Karbonhidratlar birçok biçimde bulunurlar. Genelde karbon ve hidrojenin oksijenle karışarak çeşitli bağlar şeklinde yapılanması olarak görülürler. Bağların uzunluğuna ve kısalığına göre karbonhidratlar kompleks ve basit karbon hidratlar olarak sınıflandırılabilirler. Şeker gibi kısa bağlardan oluşan basit karbonhidratlar çabuk yanarlar. Uzun bağlardan oluşan tahıl gibi kompleks karbon hidratlar ise uzun zamanda yanarlar.Sağlıklı yaşam için önerilmiş birçok diyet programı vardır. Bunlardan bir grup az karbonhidrat, çok protein ağırlıklı olup ilk başta karbon hidrat tüketimini kısıtladığı için kilo vermede işe yarasa da daha fazla protein tüketmenin getirdiği sonuç faydadan çok zarar verebilir.Protein yakılıp okside olduğu zaman ürik asit ve amonyak atık olarak oluşur. Ürik asit zehirli bir asit olduğundan alkali mineraller tarafından nötralize edilip kandaki seviyesi kabul edilebilir düzeye kadar indirilmediği takdirde vücut için son derece tehlikelidir. Vücut, bu dengeleme işini kemiklerden kalsiyum çalarak yapar ve ürik asidi az zararlı üreye dönüştürür. Osteoporosis, yani kemik erimesinin ana nedeni budur. Bazı insanlar zayıflama için diyet yaparken asidik atıkları düşürücü ve vejeteryan ağırlıklı diyeti tercih ederler. Başlangıçta bu tür diyetlerde başarı oranı yüksektir ancak zaman geçtikçe bu kişilerin sağlıkları yetersiz beslenmeden dolayı yavaş yavaş bozulmaya başlayabilir. Bu tür problemlerle karşılaşmamanın yolu dengeli ve doğal beslenmektir. Vücudun ister protein, ister karbonhidrat ister yağ olsun her türlü besine ihtiyacı vardır ve ihtiyacı olan maddeleri organik veya inorganik olsun, bu besinler içinden çekip alacak düzenlemeye sahiptir. Bugünün çok doğal olmayan beslenme koşullarında asit/alkali dengesini ömür boyu sürecek ve sıkıntılı bir diyetle yapmak yerine bu nötralize işlemini her gün zaten zahmetsizce yaptığımız su içme işlemine bırakmak, normal su yerine alkali su kullanmak en akılcı ve en etkili yoldur.  Egzersiz Uygun egzersizler, kan dolaşımını hızlandırması, yağ yakımı, terlemeyi arttırması gibi olumlu etkiler doğurur. Ancak kişinin metabolizmasına uygun olmayan egzersizler, daha fazla hücre yıkımı ve daha fazla asidik atık üreteceğinden tam aksine fayda yerine zararlı sonuçlar doğurabilir. Ayrıca düzenli egzersizler, sadece yağ asitleri üzerinde etkili olduklarından sülfat, ürik asit, böbrek taşı kimyasalları gibi diğer asidik atıklar üzerinde olumlu etkisi yoktur.  Asitlerin nötralize edilmesi (Alkali Su içmek) Asitlerin oluştuktan hemen sonra nötralize edilmesi, kandaki asit dengeleyici bikarbonatların yüksek tutulması ile mümkün olur. Bunun en temiz ve en etkili yolu ise alkali su tüketmektir. Alkalilik, yağ asitlerini yakmaz onları çözer, nötralize eder ve sıvılaştırarak böbreklerden güvenli şekilde atılmasını sağlar.Özetle alkali su üreten özel bulunmuş Alkali su üreteçleri piyasada 750 TL satılıyorken ben size 300 TL sına inanılmaz bir fiata bu makineyi evinize kadar getirip montaj yaparak kullanımıza açıyorum sakın yanlış anlamayın Alkali Su piyasada milleti kandıran su süzme araçları değildir ve her üç ayda bir yok kumunu değiştir yok filtresini değiştir denilmez bir defa kurulup evinizde elektrik oldukça 12 volt ile çalışır ve sizi yaşamdaki hastalıklardan aynen korur gözetir.Bütün dünyada on yıl önce Japonların ve Korelilerin bulduğu yöntemle Alkali su üreteçleri imal edilmektedir ama bizim size önerdiğimiz tam bir mucize aracıdır.Merak edenler ve bu yazıyı okuyanlar lütfen benimle 0.542.242 1281 GSM telefondan acil temasa geçsinler ki onlara yardım edebileyim.Sakın herkes değil sadece Alkali Suyun gücüne inananlar arasınlar ve evde içtiğiniz damacana sularının asıl zararlarının yada yararlarının ne olduğunu öğrenmek isteyenler arasınlar bekliyorum.LOKMAN HEKİMİN SIRRI ALKALİ SU REÇETESİ ALMAK İSTEYENLER UYUMAYIN VE BANA İNANIN SONUÇTA MEMNUN KALACAKSINIZ İNANIN BANA TEŞEKKÜR EDECEKSİNİZ HAYDİ HAYIRLISI ŞU MÜBAREK RAMAZAN GÜNLERİNDE SİZLERE ŞİFA DAĞITALIM….



Neden Alkali İyonize Su İçmeliyiz ?
Su iyonizerleri şebeke sularında bulunan her türlü yabancı maddeyi arındıran ve içilen suyu daha faydalı hale getiren ev ya da işyeri kullanımına uygun kaliteli yaşam ürünleridir. Sularda bulunan mikropların ve bakterilerin yok edilmesi için kullanılan klor vb dezenfektanlar, sulara karışan her türlü yabancı madde ve serbest radikaller hastalıklara ve erken yaşlanmaya sebep olur. Su iyonizerleri ise filtreleri yardımıyla bu yabancı maddeleri arındırarak suyu çok daha yumuşak, kaliteli, sağlıklı ve fonksiyonel hale getirir. İyonize ve pH’ı yükseltilmiş su, vücudun hücre seviyesinde yenilenerek genç, sağlıklı ve diri kalmasına yardımcı olur. 
Alkali iyonize suyun faydaları:
* Alkali iyonize su, mükemmel bir bağışıklık sistemi koruyucusudur.
* Antioksidan yapısıyla vücuttaki asit/alkali dengesini korur.
* Mikro yapısı ile hücrelerde mükemmel nemlenme (hidratasyon) sağlar.
* Vücudun hücre seviyesinde yenilenerek genç, sağlıklı ve diri kalmasına yardımcı olur.
* İçerdiği yüksek değerde negatif iyonlar ile hastalıklara ve erken yaşlanmaya sebep olan "serbest radikal"leri temizler.
* Vücudumuzda uzun yıllar biriken asidik toksinleri nötralize ederek arınmaya yardımcı olur.
* İç filtre ve ön filtreler şehir suyunda bulunabilecek çeşitli kirlilikleri arındırır
  1. Daha fazla oksijene sahip sağlıklı ve fonksiyonel sudur.
  2. Temiz ve bakterisizdir. İçindeki alkali minerallerin yanısıra diğer su çeşitlerine göre yaklaşık iki (2) kat fazla oksijene sahiptir.
  3. Negatif ORP değerine ve güçlü antioksidan özelliğe sahiptir.
    Alkali iyonize su -200 ila -500 mV arası ORP değeri nedeniyle yüksek oksidasyon indirgeme gücüne yani antioksidan özelliğe sahiptir. Küçük moleküler küme yapısına sahip bir sıvı olarak diğer antioksidanlara göre vücut tarafından çok daha hızlı ve kolayca emilir.
  4. Vücudun pH dengesini korumasına yardım eder ve hastalıkları engeller.
    Alkali iyonize su vücudun doğal pH dengesinin korunmasına ve düzenlenmesine yardımcı olarak vücutta zararlı bakteri, iltihaplanma ve hastalıkların oluşumunu engelleyen bir ortam yaratır.
  5. Olağanüstü hidrasyon (nemlendirme) ve detoks sağlar.
    Moleküler yapısı diğer sulardan daha küçüktür. Bu nedenle hücrelerin içine  diğer su çeşitlerine göre altı (6) katına kadar fazla su girişi sağlayarak vücudun daha fazla nemlenmesine ve bağlı olarak vücüdun zehirli atıklardan en hızlı ve mükemmel şekilde temizlenmesine yani detoksuna olanak sağlar. 
  6. Vücudun enerjisini ve zindeliği arttırır.
    Alkali iyonize su küçük moleküler yapısı nedeniyle vücudun biyoelektriksel dengesini diğer su çeşitlerine göre üç kat daha hızlı yenileyerek vücudun enerjisini ve zindeliğini arttırır. 
  7. Serbest radikalleri etkisizleştirir.
    Serbest radikallerin yarattığı hasar hızlı yaşlanma ve yanı sıra kanser dâhil birçok hastalığa sebep olmaktadır. Alkali iyonize suyun moleküler yapısı ve güçlü antioksidan özelliği serbest radikalleri etkisizleştirerek vücuda zarar vermelerini engeller.
  8. Kilo verilmesine ve zayıflamaya yardımcı olur.
    Vücut, içinde biriken asidik atıkları etkisizlestirmek için yağ birikimi yapar. Alkali iyonize su asidik atık birikimini engellediği için vücudun yağ biriktirmesine de gerek kalmaz. Dolayısıyla doğal olarak zayıflamanıza yardımcı olur. 

 İyonize Su nasıl Üretilir ?
İçinde bir diyafram (böleç) yerleştirilmiş olan elektroliz ortamındaki her iki kutuba (elektrotlara) doğru akım verilir. Elektron hareketleriyle pozitif kutup (anot) tarafındaki suda daha çok hidrojen iyonu (H+) ve anyonlar yani negatif yüklü iyonlar, negatif kutup (katot) tarafındaki suda ise daha çok hidroksil iyonu (OH-) ve katyonlar yani pozitif yüklü iyonlar (kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyum gibi) birikir. Bu hidrojen ve hidroksil iyonları aktif hale gelince, daha çok hidrojen iyonu ve çözünmüş oksijen bulunan taraftaki su asidik, daha çok hidroksil iyonu bulunan taraftaki su ise alkali hale gelir.
Alkali iyonize su daha çok inorganik mineral içerir ve içme suyu olur. Sterilizasyon özelliğine sahip olan asidik iyonize su ise cilt problemlerinin iyileştirilmesinde kullanılır. Yanısıra, asidik iyonize su insan vücudunun pH 5.5 olan harici pH değerine uygun olması nedeniyle daha güzel bir cilt için yüz ve vücudun yıkanması ile saçların korunması için kullanılır.

Güneri Cıvaoğlu Alkali Su Yazı Dizisi
Bugün 5-10-15?..O kiloyu 2 ile çarpın, çıkan sayı kadar günde o kadar kiloyu vermiş olacaksınız.Bunları okuduğumda konuya derinliğine girmeye karar verdim.İlk hareket noktam bir şifreydi: "pH..." Mantık şöyle... Sorun vücudun "pH" yani "asit" ve "alkali" dengesini sağlamak... Bir etkin zayıflama yöntemi sunuyorum... Kaç kilo vermek istiyorsunuz? Vücut, klasik yeme alışkanlığıyla alınan asitlerin bir kısmını bağırsaklar, idrar ve terleme yoluyla dışarı atıyor, ancak hepsini değil.Kalan asit fazlası, tıpkı asitli biftek soslarının eti yumuşatması gibi vücuttaki hücreleri bozuyor.Bu durum, vücudu kendini koruma sürecine iter.Vücut, alınan besinleri ve vücut yağlarını kendini korumak için kullanır. Çünkü... Yağlar asitleri yakarlar.Böylece asitleri depolamak için yağlanma sürekli fazlalaşır.Mideniz bulansın istemem, ama gerçeğin iyi algılanması için kanıt olarak vücuttan yağ alınan plastik ameliyatlarda bu yağların içindeki yoğun asit nedeniyle kahverengi hatta siyah olduğunu belirtmeliyim.Aslında kısa dönemde baktığımızda bu iyi haberdir.Vücut, özellikle belinizde ve kalça altında yağ depolayarak asidin kötülüklerine karşı kendini koruyor.Hatta kolesterol gibi kan yağlarıyla da damarların asit etkisiyle delinmesini önlüyor.Fakat... Zamanla bu süreç olumsuza dönüşüyor.Vücuttaki asit fazlası, kandaki oksijeni azaltıyor. Metabolizma yavaşlıyor. Sindirim yavaşlıyor. Kilo alma ve enerji eksikliği başlıyor.Daha da kötüsü, besinlerin mayalanmasına (çürüme) sebep oluyor.İltihap, mantar ve küf üretiyor. Ve felaket olan... Bunların hepsi canlı organizmalar.Yediğimiz besinlerin yüzde 50'sine ortak oluyorlar. Atık madde üretiyorlar.Çok yiyoruz ama yeterli beslenemiyoruz. Bu kısırdöngüde vücut, doku yaparak yenilenemiyor, enzim, hormon, hücre enerjisi, organ faaliyeti için gerekli diğer yüzlerce kimyasal bileşeni üretemiyor.Yediklerimiz, enerji üretmek yerine, çürümüş olarak vücudumuzda kalıyor, daha çok asitlenmeye yol açıyor.Bu kısırdöngüde sonuç, yorgunluk ve hastalığın yanında istenmeyen kilolardır. Yağ, hem yararlı hem zararlı Çözüm, asidi azaltmak ve alkaliyi yükseltmek...Yeşil ağırlıklı sebze , alkali değeri yüksek su içmek, bazı beden hareketleriyle bağırsakları daha iyi çalıştırmak çözümün 3 başlığı...İçtiğiniz şişe sularındaki etiketlere bakın... Alkali değerinin 8'den yukarı olmasına dikkat edin.En az 2.5 litre bu tür su tüketin.Ayrıca... Alkali oranı 10 olan suyu üreten cihazlar da var.pH'ı yüksek su gibi aziz olun.Fazla bilgi için 2 kitap...* Zayıflamada pH Mucizesi. Dr. Robert O. Young ve Shelley Redford Young/Dharma Yay .* Suyun İyileştirici Gücü-Alkali Suyla Sağlıklı ve Genç Kalmanın Sırları/Kimya Müh. Mennan Aysan Kuzanlı-Dr. Recai Yahyaoğlu/Mozaik Yay. pH'ınızı yükseltin...  gunericivaoglu@milliyet.com.tr

LOKMAN HEKİMİN SIRRI OLAN ALKALİ SUYUN MUCİZESİ NEDİR?


Alkali İyonize Suyun Özellikleri
  1. Küçük Moleküler Küme Yapısı
    Suyun moleküler kümesinin küçülmesi hareketliliğinin artmasını sağlayarak vücuttaki kötü ve artık maddelerin vücuttan atılmasını kolaylaşır. Vücuttaki artık madde fazlalığının yaşlanma ve rahatsızlıklara neden olduğu dikkate alındığında bu önemli bir durumdur. Alkalin iyonize su küçük moleküler küme yapısı ve yüksek hareketlilik özelliği ile vücuttaki atık maddeleri süratle dışarı atar.
  2. Yararlı Aktif Mineraller
    Hayvanlar, sebzeler ve suda birçok değişik mineral bulunur. Tüm yaşamsal ilerleyiş ve vücut işlevlerinin uygun şekilde devamı için çok değişik mineraller gerekir. Alkali iyonize suyun içinde bulunan mineraller iyonik formda olduklarından vücut tarafından çok daha kolayca emilirler.
  3. Vücudun Onarımı ve Yenilenmesi
     
    • Organlara zarar veren bakterilerin kontrolü ve yararlı bakterilerin arttırılması.
      Bağırsaklarda türlerine göre faydalı ve zararlı olarak sınıflandırılan yaklaşık 100 tür bakteri ve trilyonun üstünde mikro organizma yaşamaktadır.
      Alkalin iyonize su organlara zarar veren (organları çürüten veya çürümüş maddede yetişen) bakterileri kontrol ederek hastalıklardan korur. Alkalin iyonize su vücuttaki yararlı bakterilere yardımcı olan ve vücudun yenilenmesine yardımcı olan tek sudur
    • Serbest Radikaller (Aktif Oksijenler)
      Serbest radikaller düşük elektrona sayısına sahip olması nedeniyle çevresindeki maddelerle kolayca birleşebilen dengesiz yapıdaki oksijendir. Yüksek oksidik güce sahip olan serbest radikaller başta kanser olmak üzere birçok hastalık ve yaşlanma ile ilişkilidir. Alkali iyonize suda serbest radikaller bulunmaz ve temas ettiği serbest radikalleri nötralize eder.
  4. Heksagonal Molekül Yapısı
    Su molekülleri 13 ila 15 molekülden oluşur. İnsan vücudu için en dengeli ve doğal yapıya sahip heksagonal su ise 6 su molekülünden oluşur. Bir insanın hücresinin bağlantılı olduğu 70.000 molekülün %60 ila 65’ini heksagonal su molekülleri oluşturur. Alkali iyonize su, insan vücudunun en çok tercih ettiği bu özelliğine sahip tek sudur.