ATATÜRK VE BÜYÜK DEDEM ARNAVUT ALİ AGA ANISINA
Bu anımı tarihe armağan ederken 83 yıl yaşamış olan Annemin Babası olan Ata dedem merhum Arnavut Ali Ağa’nın oğlu Değirmenci merhum Rasim Kanova ustadan dinleyip teyp kasetine de yazmıştım. Şimdiye kadar hiçbir yerde yayınlanmayan sadece kendi aileme ait Mustafa Kemal Atatürk’ün 1913 yılında bir Osmanlı subayı iken resmi Ataşemilter görevi ile gittiği Sofya’da yaşanan anımızı ilk kez yayınlıyoruz. Bu yazıda anlatılanlar 1963 yılı 28 martında 83 yaşında vefat eden merhum Dedem Rasim Kanova tarafından özel olarak anlatılmış olup bant kaydı vardır anlatılanlar doğru ve gerçektir.
Gerçek şudur Mustafa Kemal Atatürk Balkan Savaşı sonrasında -ki Balkan Savaşı sırasında Trablusgarptadır- 27 Ekim 1913 te Askeri Ataşemilter olarak Sofyaya atandı bu görevde iken Sofya'da Büyükadadaki “Splendid Palas” isimli Hotel de kalmaktadır..Sofyada’ki görevi sırasında Bulgaristan'da yaşayan Türklerle çok özel görüşmeler yapmaktadır. Görevde kaldığı sürede yarbaylığa yükseldi ve bu sıralarda başlayan 1 Cihan Harbi nedeniyle ocak 1915’te vatana döndüğünde I.Dünya savaşı başlamıştı..Mustafa Kemal’in Sofya’da bulunduğu tarihlerde Kuzey Bulgaristan ürettiği tütünlerini toplayıp Fransa’ya satan ata dedem olan aslen Kosova Gora Bölgesi Brod köyünden 1850 yılında Bulgaristan Plevne Bejanova’ya göç eden Arvanut Ali Ağa (Bey'de) çok zengin bir tüccar olarak zaman zaman köyünden Sofya’da resmi iş görüşmeleri için geldiğinde Splendid Palas Hotelinde konaklarmış.Günlerden bir gün akşam yemeğinde yemek salonunda Osmanlı Ataşemilteri olan Mustafa Kemal ile bir vesile nasılsa tanışmış karşılıklı olarak ısmarlanan içkilerden sonra tanışma faslı geçilip muhabbet sırasında ata dedem olan (1848-1932) Bejanova’lı Arnavut Ali Ağa Bey daha rahat etmeleri için kuşağındaki Osmanlı altınlarını çıkartıp Restaurant’ın sahibine yemek salonunun tamamını kapattırarak her ikisi baş başa kalıp hem yer içer ve hem de gelecekteki Bulgaristan ve Osmanlının memleket meselelerini detaylı olarak konuşurlarmış.
İşte bu buluşmalardan birisinde Rahmetli dedem Rasim Kanova henüz 13 yaşlarında iken babası Arnavut Ali Ağa’nın yanında Sofya'da Splendid Palas Hotelin de kaldığında babasının arkadaşı olan Osmanlı subayı Mustafa Kemal'in kendisine üç tane işaret fişeği hediye ettiğini ve kendisinin de Atanın elini öptüğünü anlatırdı.Tabii ki bu buluşmalarda yapılan muhabbetlerden birisinde Mustafa Kemal ata dedem Arnavut Ali Ağa’ya (Bey'e) gelecekle ilgili olarak şöyle dermiş:"-Çocuk bakın ben bir gün İstanbul'a döndüğümde kafamda Padişaha karşı ihtilal yapmak istiyorum bu nedenle bana Bulgaristan’dan maddi manevi destek verir misin diye sormuş?" Ata dedem Arnavut Ali Ağa ise cevaben “-Biz kim ihtilal yapmak kim bre Mustafa Kemal komutanım, çok büyük söylüyorsun ama galiba mastikayı fazla kaçırdığından böyle konuşuyorsun. Hiç olacak iş mi bu senin dediklerin ."diyerek anlatılanlara inanmazmış Mustafa Kemal ise O'nu ikna için bak Ali Ağa eğer bana inanırsan ve bana yardım edersen ileride Türkiye'ye gelirsen sana çiftçilik yapman için Polatlı ovasını veririm orada istediğin kadar çiftçilik yaparsın diye ikna etmeye çalışır çeşitli vaatlerde bulunurmuş. Tabii o tarihlerde ve o günün şartlarında bunları konuşmak olmayacak duaya amin demek gibi bir şeymiş.Yıllar Aylar geçmiş ve herkesin bildiği gibi Ataşemilter Mustafa Kemal yaklaşan 1.Dünya savaşı öncesinde acil olarak geri çağırılıp yurda dönmüş ve Gelibolu’daki 19 Tümen komutanlığına atanmış.Daha sonra yaşanan Çanakkale Savaşlarına katılıp bilinen destan yazarak İstanbul'a döndüğünde artık tüm ülkede tanınmış bir isim olmuştu.Hızla gelişen siyasi çalkantılar kaybedilen Osmanlı topraklarında işgal edilen İstanbul ve vatan toprakları sonrasında Mustafa Kemal’in meşhur “Geldikleri gibi giderler!” dediği sonraki yıllar da Samasundan Mustafa Kemal olarak başladığı İstiklal Harbi sonrasında yani Sofya Askeri Ataşemilterliğinden on yıl sonrasında 29.Ekim.1923 kurulan T.C. Devletinde o zamanki unvan ve adıyla “Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk” 1913’te yaşadığı Sofya hatıraları arasında bir zamanlar kendisine Splendid Palas Hotelinde sahip çıkan yemek ısmarlayan yakın arkadaşı "Arnavut Ali Ağa’ya "verdiği sözü tutmak adına dönemin Sofya Büyükelçisi Fethi Okyar aracılığıyla Plevne Bejanovalı Ata dedem Arnavut Ali Ağa’ya bir mektup yazıp Anavatan Türkiye’ye davet ettiğini eğer bu davete icap etmezse kendisine bundan böyle "ARNAVUT ALİ AĞA" değil de "GAVUR ALİ AĞA" diyeceğini yazmış.Bu yazıyı alan dönemin ağası “Arnavut Ali Bey” eğer göç ederse bazı zorluklarla karşılaşacağı bunca zorluklarla kazandığı toprağını bırakamayacağı için bu davete icap etmemiş ve Bulgaristan'da ki yaşamına devam etmiş.
Bu nedenle kendisine küsen Mustafa Kemal Atatürk O'nu bir daha arayıp sormamış arkadaşlık ilişkileri eski anılarda kalmış. Aradan geçen uzun yıllarda Arnavut Ali ağanın kendiside 1932 de 74 yaşında kendi köyünde ölmüştür.Ölümünden sonra çıkan 2.Dünya Savaşında Bulgaristan’ın önce Almanların yanında daha sonrada Rusların yanında savaşa girmesiyle ülkede yaşanan “Komünist rejim” sırasında tüm zenginliklerini kaybeden Ailesinin elinde kalanlarda tamamen bitmiş naçar kalan Arnavut Ali beyin en büyük evladı olan dedem Rasim kanova bir zamanlar Atatürk'ün davetine icap etmeyen Ailesinin geri kalanlarını alıpta 1950 yılındaki büyük göçle Anavatan Türkiye’ye gelip Trakya'da Lüleburgaz'a yerleşmişlerdir.
Aradan geçen yaklaşık yüz yıl içersinde tam beş kuşakta yaşanan bu hatıramızda eğer büyük dedemiz Arnavut Ali ağa Türkiye'ye gelip kendisine vaat edilen Polatlı ovasında yerleşseydi kim nerede olacaktı bilinmez ama hiç olmazsa Atatürk Türkiye'sinde yaşıyor olmanın şerefine nail olacaktık. Olmamış alın yazısımı? Kadermi? bilinmez ördüğü ağlarında yıllar sonra merhum dedem Değirmenci Rasim Kanova sağ iken bana bu anıları anlatmış ancak şimdi yazmayı nasip etmiştir.Bu vesile ile başta TC kurucusu merhum Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını ve sonrada Ailemin büyüklerinden merhum Arnavut Ali Ağa başta olmak üzere Babamın dedesi olan hakiki Osmanlı Türkü Kütahya’nın Büyüksaka Küçüksaka köylerinden Balkana göç edenlerin soyundan gelen “Osman Ağa” sülalesinden olanlara ve diğer ölmüşlerimize Yüce Allahtan gani gani rahmetler dilerken iki yakın arkadaştan birisi Ankara'da Anıtkabir’de birisi de Bulgaristan'ın Plevne Bejanova köyündeki mütevazi mezarlarında Nur içinde yatsınlar.Allah her ikisine de rahmet etsin.Ruhları şad olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder