18 Temmuz 2013 Perşembe

SOKOLLU MEHMET PAŞA VE LÜLEBURGAZ


OSMANLI VE LÜLEBURGAZ TARİHİNE DAMGASINI VURAN SADRAZAM TAVİL MEHMET (SOKOLLU) PAŞANIN İBRET VEREN HAYATI
 
Türk (Osmanlı) Devlet tarihinde pek çok başarılı devlet adamı önemli görevlerde bulunup faaliyet göstermişlerdir. Fakat bazıları yapmış olduklarıyla diğerlerinin arasından sıyrılmayı başararak, tarihe isimlerini altın harflerle yazdırmasını bilmiştir.

Devletimize pek çok vezir kazandıran ailelerden olan Çandarlızadeler ve Köprülülerin aksine, Sokollu Mehmed Paşa tek başına ön plana çıkmayı başarmıştır. Çobanlıktan, veziriazamlığa kadar neredeyse her devlet kademesinde bulunmuş, basamakları bir bir tırmanmıştır. Bu yönden bir çok devlet adamından ayrılır, çünkü Köprülü Mehmed Paşa gibi bazı devlet görevleri yaşamları boyunca önemli hiç bir başarısı bulunmamasına rağmen, devletin içinde bulunduğu zor durumdan ötürü direkt olarak sadrazamlığa yükseltilmiştir. Bu duruma bir diğer örnek ise Mesih Paşa’dır. Bizans tahttı varislerinden olan Mesih Paşa, taraf değiştirip Osmanlı Devleti’ne geçmesi nedeniyle bizzat Fatih Sultan Mehmed tarafından vezirliğe yükseltilmiş, ardından veziriazam olmuştur. 1501 yılında Galata Baruthanesi’ne yıldırım isabet etmesi sonucu çıkan yangını söndürme çalışmalarını koordine ederken bulunduğu yüksek mevkiden düşüp ayakları kırılmış, kısa bir süre sonra da dönem içindeki tıbbi olanakların yetersizliğinden ötürü vefat etmiştir.

Sokollu Mehmed Paşa, vermiş olduğumuz örneklerin aksine pek çok başarı kazanarak mevki atlamıştır. Kendisi Bosna’nın Vişegrad kazasının Sokoloviç yani Şahinoğlu köyündendir. Aslen Sırp kökenlidir ve ilk ismi Bayo ( Bayiça ) ‘dır. Sokollu bir müddet çobanlık yapmış, ardından kilisede çalışan dayısının yanına gitmiştir. Buradan, Osmanlı saray görevlileri tarafından uygun bulunarak Edirne Sarayı’na, ardından imparatorluğun en parlak çocuklarının toplandığı Enderun Mektebi’ne alınmış, burada Küçük Oda’dan Hazine’ye ardından da Has Oda bölümüne geçmiştir.

Padişah sadece Has Oda’da bulunanlarla beraber namaza dururdu, bu örnek devletin parlak zekalı öğrencilere vermiş olduğu önemin göstergesidir. Has Oda bölümünde kılınan namaza aynı zamanda şehzadelerde iştirak ederlerdi.

Sokullu Mehmed Paşa’nın devlet görevlerinde kendisini göstermeye başlaması, 1546 yılında Barbaros Hayrettin Paşa’nın ölümünün ardından Kaptan-ı Derya ( Deniz Kuvvetleri Komutanı )’lık görevine getirilmesiyle olacaktır. Ardından Rumeli Beylerbeyliği görevini üstlenen Sokullu Mehmed Paşa, 1554 yılında vezirliğe yükseltilmiştir. Şehzade Selim ve Bayezid arasında cereyan eden savaşta, Şehzade Selim’i destekleyerek iç savaşın kazanılmasında büyük rol oynamış, ardından Şehzade Selim’in kızı İsmihan Sultan ile evlenmiştir. Sokollu Mehmed Paşa 1564 yılında Veziriazam Semiz Ali Paşa’nın vefat etmesi üzerine, veziriazamlık makamına yükselmiştir.

Sokullu Mehmed Paşa, veziriazamlığa yükseldiği sırada, Sultan I.Süleyman ( Kanuni ), iktidarının son yıllarında ve 70 yaşındaydı . Kanuni Sultan Süleyman yaklaşık olarak 10 yıldır sefer çıkamadığından halk arasında dedikodu kazanı kaynamaktaydı. Bir dönem Hürrem Sultan’ın Kanuni’ye büyü yaptırdığı iddiaları halk arasında yer ederken, 1558’de Hürrem Sultan’ın ölümünün ardından Padişah’ın fazlasıyla durumdan etkilendiğinden bahsediliyordu. Bu da yetmezmiş gibi halk arasında sürekli Fatih Sultan Mehmed dönemi yad ediliyor ve “Nerede o eski günler!” sözü sık sık işitiliyordu.

Hakkındaki tüm bu söylentilerden haberi olan ve durumdan oldukça rahatsız olan Kanuni Sultan Süleyman, 1566 yılının Mayıs ayında Zigetvar seferine çıkmaya karar verdi. Özellikle kale kuşatmalarında Fatih Sultan Mehmed zamanından itibaren profesyonelleşmiş olan Türk ordusu Zigetvar Kalesi’ni kuşatmasına rağmen uzun bir süre kuşatma devam etmiştir. Kuşatma sırasında Sultan Süleyman hastalığından ötürü çok zor günler geçirmektedir, hatta “Bu kale benim yüreğimi yakmıştır, dilerim Hakk’tan ateşlerde yana” sözünü söylemiştir.

Sultan Süleyman, 6 eylülü 7 eylüle bağlayan gece, 72 yaşında, kalenin alınmasını göremeden vefat etmiş, iç organları gizlice bölgeye defnedilmiştir. Bu aşamadan sonra Sokullu Mehmed Paşa kuşatmanın seyrini değiştirecek önemli kararlara imza atmıştır. İlk olarak padişahın ölümünü askerden gizlemiş ve ertesi sabah kesin ve topyekün saldırı emrini vererek 7 Eylül 1566 günü akşamı kalenin fethedilmesini sağlamıştır. Asker içinde özellikle 1553 yılında ordu tarafından çok sevilen Şehzade Mustafa’nın, Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile katledilmesinin sonrası yaşanan ayrımın ardından ordu içerisinde çıkabilecek ayaklanmadan dolayı padişahın ölümünü askerden gizlemeye karar vermiştir. Aynı zamanda askeri bir darbe ile yönetimin ele geçirilmesinden çekinmektedir, çünkü Fatih Sultan Mehmed’in askeri darbe ile tahttan indirilmesi, sadrazamı bu konuda önlem almaya itmiştir. Nitekim tarih Sokullu Mehmed Paşa’yı haklı çıkarmış ve 36 Osmanlı padişahından 12’sinin görevine askeri darbe ile son verilmiştir.

Sokollu, hemen Kütahya’da bulunan kayınpederi Şehzade II.Selim’e haber yollamış ve ordu ile Belgrad’ta buluşmasını istemiştir. Halk arasında dedikoduyu önlemek adına, padişahın kışı Budin’de geçireceğini ve bu yüzden kendisinin padişah tarafından çağrıldığını çevresine iletmesini tembih etmeyi unutmamıştır.

Sokullu Mehmed Paşa, fethin 8 gün sonrası Büyük Divan’ı toplamış ve padişahın ağzından, onun ölümünü devlet erkanı ve askerden gizleyerek, fetihnameleri yazdırmıştır. Ardından gelen 2 hafta boyunca da padişahın ölümünü gizlemiş ve ordu Belgrad yakınlarına gelince hafızların, padişahın çadırının etfarında Kuran-ı Kerim okumasıyla birlikle Sultan’ın ölümü askere ve halka duyrulmuştur. Ölüm haberinin ardından düzenini bozan askeri birlikleri, Sokullu Mehmed Paşa üstün zekası ile yatıştırmada başarılı olmuştur. 3 hafta boyunca devletin reisinin ölümünün efrattan saklanması Sokollu’nun yönetimde ne derece etkin olduğunun göstergesidir. Benzer bir durum İmparator I.Mehmed ( Çelebi )’nin ölümünün ardından gerçekleşmiş, Yıldırım Bayezid’in oğlu Düzmece Mustafa’nın harekete geçmesinden çekinen devlet görevlileri tarafından vefat haberi Sultan II.Murad tahtta geçene kadar 42 gün boyunca saklanmıştır. Bu süre zarfında padişahın ölümünden şüphelenen askerin durumdan haberdar olmaması için padişaha elbise giydirilerek az ışık alan bir yerden askerin ileri gelenlerine gösterilmiş ve hekimbaşının sahte uyarıları ile durum bir sorun çıkmadan atlatılmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünün ardından yerine oğlu II.Selim tahtta geçmiş, aynı zamanda damadı olan Sokollu Mehmed Paşa ile ilişkileri iyi olan Sultan Selim, kendisinin veziriazamlık görevini devam ettirmiştir.

Dönem içinde yaşanan en önemli gelişme 1571 yılındaki Kıbrıs Adası’nın fethidir. Donanmanın hareketinden önce, Payitaht’ta sıkı bir siyasi mücadele yaşanmaktadır. Sokollu Mehmed Paşa, Haçlı Donanmasının yeniden bir araya geleceği düşüncesi ile sefere şiddetle karşı çıkarken, Lala Mustafa Paşa ve çevresindekiler ise padişaha sefere çıkılması yönünde telkinde bulunmaktadırlar.

Padişah en sonunda sefer istediğini kabul etmiş, “ Kıbrıs’ın vaktiyle bir Müslüman ülke olduğu” gerekçesiyle fetva alınarak savaş açılmıştır. Kısa sürede ada feth edilmesine rağmen Sokullu Mehmed Paşa haklı çıkmış ve Kıbrıs’ın alınması, Haçlı donanmasının Papa tarafından hazırlanmasına sebebiyet vermiştir. 7 Ekim 1571 tarihinde yapılan İnebahtı Savaşı’nda Türk ordusu 20 bin askeri ile birlikte 142 gemisini kaybetmiştir. Bir tek sağ cenah birlikleri komutanı Uluç Ali Paşa, emrindeki 42 parça gemiyi kurtararak İstanbul’a dönebilmiştir. Bizzat Sokollu Mehmed Paşa tarafından bu başarısından ötürü kendisine “Kılıç” ünvanı verilerek, Türk donanmasının başına geçirilmiştir.

Barış görüşmeleri yapmak ve durumu lehlerine çevirmek için İstanbul’a gelen Venedik elçisi, Sokollu Mehmed Paşa’dan tarihe geçecek şu tokat gibi cevabı almıştır: “Sizden bir krallık almakla, bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz ise donanmamızı mağlup ederek sakalımızı tıraş ettiniz. Unutmayınız ki, kesilmiş kol yerine bir daha gelmez ama tıraş edilmiş sakal evvelinden daha gür çıkar”

Gerçekten de Sokollu Mehmed Paşa bu konuda da haklı çıkarak eskisinden daha büyük bir donanma hazırlatmış, 1571 yılının ekim ayında alınan yenilginin ardından, 1572 yılının haziran ayının başında Kılıç Ali Paşa komutasındaki 200 parçalık Türk donanması yeniden Akdeniz sahillerine indirilmiştir. Fakat arşiv belgelerini incelediğimizde bunun hiç de kolay olmadığını ve imparatorluk genelinde muazzam bir çalışma ile başarıldığını görüyoruz.

200 parçalık donanma hazırlanmasının bir sene içinde mümkün olmayacağını ifade eden Kılıç Ali Paşa’ya karşı Sokollu Mehmed Paşa: “ Paşa, Osmanlı Devleti’nin kuvvet ve kudreti ol mertebededir ki, donanma lengerlerini gümüşten, resenlerini ibrişimden, yelkenlerini atlastan temin etmek ferman olsa müyesserdir” demiştir.

Sokollu Mehmed Paşa, ileri görüşlülüğü sayesinde pek çok alanda faaliyetlerde bulunarak, devletin gelecekteki konumunu etkileyecek çalışmalara imza atmıştır. Bu bağlam da Don-Volga ve Karadeniz-Sapanca Gölü-Marmara Denizi kanal projeleri önemli bir yere sahiptir.

Son dönemde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın dile getirip “Çılgın Proje” adını verdiği kanal projesinin bir benzerini Sokollu Mehmed Paşa yaklaşık olarak 500 yıl önce düşünüp, çalışmalara başlamış, fakat kanalların açılması aşamasında aksilikler askerin peşini bırakmamıştır. Özellikle Don ve Volga bölgesi için yapılan çalışmalar esnasında depolanan muhimmat infilak etmiş ve yine aynı dönemde Lala Mustafa Paşa ve etrafındaki Sokollu muhaliflerinin desteklediği Kıbrıs Seferi yüzünden bölgedeki çalışmalar yarım bırakılmış, kışın bastırması üzerine ise proje iptal edilmiştir. 60 kilometrelik kanal ancak 1952 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler birliği zamanında bitirilebilmiştir.

Sokollu Mehmed Paşa, bazı dini meseleler hakkında işin içine siyaseti de karıştırarak devletin faydasına olacak adımlar atmıştır. 1219’da İstanbul’daki Rum Patrikhane’sinden ayrılarak bağımsızlığını kazanan Sırp Patrikhane’sini, İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmed 1459’da kapatarak faaliyetlerine son vermişti. Sokollu Mehmed Paşa, dönem içerisindeki siyasi çekişmelerden dolayı Sırp Kilisesi’nin faaliyetlerini avantaj olarak kullanmak adına, 1557 yılında tekrar açarak başına kardeşi Makarije’yi getirdi ve kilisenin faaliyetleri 1766 yılına kadar devam etti. Bu sayede Sırp kültürü Helen uygarlığı etkisinden ayrılarak bağımsız bir nitelik kazanmış ve Balkan birliğinin kuruluşunun engellenmesinde büyük rol oynamıştır.

Pek çok sayıda muhalifi bulunmasına II.Selim’in kayınpederi olmasının da verdiği avantajla yerini sağlama alan Sokollu Mehmed Paşa, Sultan II.Selim’in ani ölümü ve yerine Sultan III.Murad’ın geçmesi üzerine eskiden olduğu kadar rahat hareket edememektedir. Sokollu Mehmed Paşa’nın muhalifleri ve onu veziriazamlık görevinden indirmek isteyenlerin başında Lala Mustafa Paşa’nın çevresinde bulunan Şemsi Ahmed Paşa, Şeyh Şüca gibi isimler gelir. Yaşlı sadrazamın çevresindekiler sudan bahaneler üretilerek bir bir boşaltılmaya başlanmış, hatta amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Üveys Paşa, Budin sarayına ve baruthanesine yıldırım isabet etmesi sonucu idam edilmiştir.

Veziriazamlık dönemi boyunca kendisine yapılan pek çok suikast girişimden kurtulan Sokollu Mehmed Paşa, Hamzaviler tarikatına mensup bir kişi tarafından ikindi divanı esnasında kalbine bıçak saplanarak 1579 yılında şehid edildi. Daha önce İstanbul’da Hamzaviler tarikatının şeyhi idam edilmişti, bu sebepten ötürü öldürüldüğü söz konusu olsa da kendisinin muhalifleri konumunda bulunan kişilerin bu olayda etkisi vardır.

Sultan I.Murad, Kosova Savaşı’nın ardından savaş meydanını dolaşıp, durum değerlendirmesi yaptığı sırada ölü taklidi yapan bir Sırp askeri tarafından hançerlenerek şehid edilmişti. Sokollu Mehmed Paşa da ölümünden bir gün öncesi dinlediği sohbette anlatılan bu olaydan etkilenerek, kendisine bu şekilde ölüm nasip etmesini Allah’tan ağlayan gözlerle niyaz etmişti.

Sokollu Mehmed Paşa ölümünün ardından Eyüp Sultan Camii’nin dış avlusuna defnedilmiştir. Türbesi günümüzde halen oradadır. Tarihin bir cilvesi olacak ki, en büyük muhalifi, Kıbrıs fatihi Lala Mustafa Paşa’nın mezarı ise Eyüp Sultan Camii’nin iç avlusunda bulunmaktadır. İki mezar arası uzaklık 100 metreden fazla değildir.

Sokollu Mehmed Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın son dönemlerinden başlayarak, devletin dizginlerini ölümü olan 1579 yılına kadar eline almış, bu süre zarfından devleti başarıdan başarıya koşturmuştur. Döneminde Afrika’da İspanyol ve Portekiz tehdidi sona erdirilerek, Tunus Osmanlı topraklarına katılmış, Fas ise himaye altına alınmıştır. Toplam 3 padişah dönemin 15 yıl boyunca veziriazamlık görevini yürütmüş, 1566 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatına rağmen yükseliş devrini 1579 yılına kadar sürdürmüştür.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder