OSMANLI VE LÜLEBURGAZ TARİHİNE DAMGASINI VURAN SADRAZAM TAVİL MEHMET (SOKOLLU) PAŞANIN İBRET VEREN HAYATI
Türk (Osmanlı) Devlet
tarihinde pek çok başarılı devlet adamı önemli görevlerde bulunup faaliyet
göstermişlerdir. Fakat bazıları yapmış olduklarıyla diğerlerinin arasından
sıyrılmayı başararak, tarihe isimlerini altın harflerle yazdırmasını bilmiştir.
Devletimize pek çok
vezir kazandıran ailelerden olan Çandarlızadeler ve Köprülülerin aksine,
Sokollu Mehmed Paşa tek başına ön plana çıkmayı başarmıştır. Çobanlıktan,
veziriazamlığa kadar neredeyse her devlet kademesinde bulunmuş, basamakları bir
bir tırmanmıştır. Bu yönden bir çok devlet adamından ayrılır, çünkü Köprülü
Mehmed Paşa gibi bazı devlet görevleri yaşamları boyunca önemli hiç bir
başarısı bulunmamasına rağmen, devletin içinde bulunduğu zor durumdan ötürü
direkt olarak sadrazamlığa yükseltilmiştir. Bu duruma bir diğer örnek ise Mesih
Paşa’dır. Bizans tahttı varislerinden olan Mesih Paşa, taraf değiştirip Osmanlı
Devleti’ne geçmesi nedeniyle bizzat Fatih Sultan Mehmed tarafından vezirliğe
yükseltilmiş, ardından veziriazam olmuştur. 1501 yılında Galata Baruthanesi’ne
yıldırım isabet etmesi sonucu çıkan yangını söndürme çalışmalarını koordine
ederken bulunduğu yüksek mevkiden düşüp ayakları kırılmış, kısa bir süre sonra
da dönem içindeki tıbbi olanakların yetersizliğinden ötürü vefat etmiştir.
Padişah sadece Has
Oda’da bulunanlarla beraber namaza dururdu, bu örnek devletin parlak zekalı
öğrencilere vermiş olduğu önemin göstergesidir. Has Oda bölümünde kılınan
namaza aynı zamanda şehzadelerde iştirak ederlerdi.
Sokullu Mehmed
Paşa’nın devlet görevlerinde kendisini göstermeye başlaması, 1546 yılında
Barbaros Hayrettin Paşa’nın ölümünün ardından Kaptan-ı Derya ( Deniz Kuvvetleri
Komutanı )’lık görevine getirilmesiyle olacaktır. Ardından Rumeli Beylerbeyliği
görevini üstlenen Sokullu Mehmed Paşa, 1554 yılında vezirliğe yükseltilmiştir.
Şehzade Selim ve Bayezid arasında cereyan eden savaşta, Şehzade Selim’i
destekleyerek iç savaşın kazanılmasında büyük rol oynamış, ardından Şehzade
Selim’in kızı İsmihan Sultan ile evlenmiştir. Sokollu Mehmed Paşa 1564 yılında
Veziriazam Semiz Ali Paşa’nın vefat etmesi üzerine, veziriazamlık makamına
yükselmiştir.
Sokullu Mehmed Paşa,
veziriazamlığa yükseldiği sırada, Sultan I.Süleyman ( Kanuni ), iktidarının son
yıllarında ve 70 yaşındaydı . Kanuni Sultan Süleyman yaklaşık olarak 10 yıldır
sefer çıkamadığından halk arasında dedikodu kazanı kaynamaktaydı. Bir dönem
Hürrem Sultan’ın Kanuni’ye büyü yaptırdığı iddiaları halk arasında yer ederken,
1558’de Hürrem Sultan’ın ölümünün ardından Padişah’ın fazlasıyla durumdan
etkilendiğinden bahsediliyordu. Bu da yetmezmiş gibi halk arasında sürekli
Fatih Sultan Mehmed dönemi yad ediliyor ve “Nerede o eski günler!” sözü sık sık
işitiliyordu.
Hakkındaki tüm bu
söylentilerden haberi olan ve durumdan oldukça rahatsız olan Kanuni Sultan
Süleyman, 1566 yılının Mayıs ayında Zigetvar seferine çıkmaya karar verdi.
Özellikle kale kuşatmalarında Fatih Sultan Mehmed zamanından itibaren
profesyonelleşmiş olan Türk ordusu Zigetvar Kalesi’ni kuşatmasına rağmen uzun
bir süre kuşatma devam etmiştir. Kuşatma sırasında Sultan Süleyman
hastalığından ötürü çok zor günler geçirmektedir, hatta “Bu kale benim yüreğimi
yakmıştır, dilerim Hakk’tan ateşlerde yana” sözünü söylemiştir.
Sultan Süleyman, 6
eylülü 7 eylüle bağlayan gece, 72 yaşında, kalenin alınmasını göremeden vefat
etmiş, iç organları gizlice bölgeye defnedilmiştir. Bu aşamadan sonra Sokullu
Mehmed Paşa kuşatmanın seyrini değiştirecek önemli kararlara imza atmıştır. İlk
olarak padişahın ölümünü askerden gizlemiş ve ertesi sabah kesin ve topyekün
saldırı emrini vererek 7 Eylül 1566 günü akşamı kalenin fethedilmesini
sağlamıştır. Asker içinde özellikle 1553 yılında ordu tarafından çok sevilen
Şehzade Mustafa’nın, Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile katledilmesinin sonrası
yaşanan ayrımın ardından ordu içerisinde çıkabilecek ayaklanmadan dolayı
padişahın ölümünü askerden gizlemeye karar vermiştir. Aynı zamanda askeri bir
darbe ile yönetimin ele geçirilmesinden çekinmektedir, çünkü Fatih Sultan
Mehmed’in askeri darbe ile tahttan indirilmesi, sadrazamı bu konuda önlem
almaya itmiştir. Nitekim tarih Sokullu Mehmed Paşa’yı haklı çıkarmış ve 36
Osmanlı padişahından 12’sinin görevine askeri darbe ile son verilmiştir.
Sokollu, hemen
Kütahya’da bulunan kayınpederi Şehzade II.Selim’e haber yollamış ve ordu ile
Belgrad’ta buluşmasını istemiştir. Halk arasında dedikoduyu önlemek adına,
padişahın kışı Budin’de geçireceğini ve bu yüzden kendisinin padişah tarafından
çağrıldığını çevresine iletmesini tembih etmeyi unutmamıştır.
Sokullu Mehmed Paşa,
fethin 8 gün sonrası Büyük Divan’ı toplamış ve padişahın ağzından, onun ölümünü
devlet erkanı ve askerden gizleyerek, fetihnameleri yazdırmıştır. Ardından
gelen 2 hafta boyunca da padişahın ölümünü gizlemiş ve ordu Belgrad yakınlarına
gelince hafızların, padişahın çadırının etfarında Kuran-ı Kerim okumasıyla
birlikle Sultan’ın ölümü askere ve halka duyrulmuştur. Ölüm haberinin ardından
düzenini bozan askeri birlikleri, Sokullu Mehmed Paşa üstün zekası ile
yatıştırmada başarılı olmuştur. 3 hafta boyunca devletin reisinin ölümünün
efrattan saklanması Sokollu’nun yönetimde ne derece etkin olduğunun
göstergesidir. Benzer bir durum İmparator I.Mehmed ( Çelebi )’nin ölümünün
ardından gerçekleşmiş, Yıldırım Bayezid’in oğlu Düzmece Mustafa’nın harekete
geçmesinden çekinen devlet görevlileri tarafından vefat haberi Sultan II.Murad
tahtta geçene kadar 42 gün boyunca saklanmıştır. Bu süre zarfında padişahın
ölümünden şüphelenen askerin durumdan haberdar olmaması için padişaha elbise
giydirilerek az ışık alan bir yerden askerin ileri gelenlerine gösterilmiş ve
hekimbaşının sahte uyarıları ile durum bir sorun çıkmadan atlatılmıştır.
Kanuni Sultan
Süleyman’ın ölümünün ardından yerine oğlu II.Selim tahtta geçmiş, aynı zamanda
damadı olan Sokollu Mehmed Paşa ile ilişkileri iyi olan Sultan Selim,
kendisinin veziriazamlık görevini devam ettirmiştir.
Dönem içinde yaşanan
en önemli gelişme 1571 yılındaki Kıbrıs Adası’nın fethidir. Donanmanın
hareketinden önce, Payitaht’ta sıkı bir siyasi mücadele yaşanmaktadır. Sokollu
Mehmed Paşa, Haçlı Donanmasının yeniden bir araya geleceği düşüncesi ile sefere
şiddetle karşı çıkarken, Lala Mustafa Paşa ve çevresindekiler ise padişaha
sefere çıkılması yönünde telkinde bulunmaktadırlar.
Padişah en sonunda
sefer istediğini kabul etmiş, “ Kıbrıs’ın vaktiyle bir Müslüman ülke olduğu”
gerekçesiyle fetva alınarak savaş açılmıştır. Kısa sürede ada feth edilmesine
rağmen Sokullu Mehmed Paşa haklı çıkmış ve Kıbrıs’ın alınması, Haçlı
donanmasının Papa tarafından hazırlanmasına sebebiyet vermiştir. 7 Ekim 1571
tarihinde yapılan İnebahtı Savaşı’nda Türk ordusu 20 bin askeri ile birlikte
142 gemisini kaybetmiştir. Bir tek sağ cenah birlikleri komutanı Uluç Ali Paşa,
emrindeki 42 parça gemiyi kurtararak İstanbul’a dönebilmiştir. Bizzat Sokollu
Mehmed Paşa tarafından bu başarısından ötürü kendisine “Kılıç” ünvanı
verilerek, Türk donanmasının başına geçirilmiştir.
Barış görüşmeleri
yapmak ve durumu lehlerine çevirmek için İstanbul’a gelen Venedik elçisi,
Sokollu Mehmed Paşa’dan tarihe geçecek şu tokat gibi cevabı almıştır: “Sizden
bir krallık almakla, bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz ise donanmamızı mağlup
ederek sakalımızı tıraş ettiniz. Unutmayınız ki, kesilmiş kol yerine bir daha
gelmez ama tıraş edilmiş sakal evvelinden daha gür çıkar”
Gerçekten de Sokollu
Mehmed Paşa bu konuda da haklı çıkarak eskisinden daha büyük bir donanma
hazırlatmış, 1571 yılının ekim ayında alınan yenilginin ardından, 1572 yılının
haziran ayının başında Kılıç Ali Paşa komutasındaki 200 parçalık Türk donanması
yeniden Akdeniz sahillerine indirilmiştir. Fakat arşiv belgelerini
incelediğimizde bunun hiç de kolay olmadığını ve imparatorluk genelinde muazzam
bir çalışma ile başarıldığını görüyoruz.
200 parçalık donanma
hazırlanmasının bir sene içinde mümkün olmayacağını ifade eden Kılıç Ali
Paşa’ya karşı Sokollu Mehmed Paşa: “ Paşa, Osmanlı Devleti’nin kuvvet ve
kudreti ol mertebededir ki, donanma lengerlerini gümüşten, resenlerini
ibrişimden, yelkenlerini atlastan temin etmek ferman olsa müyesserdir”
demiştir.
Sokollu Mehmed Paşa,
ileri görüşlülüğü sayesinde pek çok alanda faaliyetlerde bulunarak, devletin
gelecekteki konumunu etkileyecek çalışmalara imza atmıştır. Bu bağlam da
Don-Volga ve Karadeniz-Sapanca Gölü-Marmara Denizi kanal projeleri önemli bir
yere sahiptir.
Sokollu Mehmed Paşa,
bazı dini meseleler hakkında işin içine siyaseti de karıştırarak devletin
faydasına olacak adımlar atmıştır. 1219’da İstanbul’daki Rum Patrikhane’sinden
ayrılarak bağımsızlığını kazanan Sırp Patrikhane’sini, İstanbul’un fethinin
ardından Fatih Sultan Mehmed 1459’da kapatarak faaliyetlerine son vermişti.
Sokollu Mehmed Paşa, dönem içerisindeki siyasi çekişmelerden dolayı Sırp
Kilisesi’nin faaliyetlerini avantaj olarak kullanmak adına, 1557 yılında tekrar
açarak başına kardeşi Makarije’yi getirdi ve kilisenin faaliyetleri 1766 yılına
kadar devam etti. Bu sayede Sırp kültürü Helen uygarlığı etkisinden ayrılarak
bağımsız bir nitelik kazanmış ve Balkan birliğinin kuruluşunun engellenmesinde
büyük rol oynamıştır.
Pek çok sayıda
muhalifi bulunmasına II.Selim’in kayınpederi olmasının da verdiği avantajla
yerini sağlama alan Sokollu Mehmed Paşa, Sultan II.Selim’in ani ölümü ve yerine
Sultan III.Murad’ın geçmesi üzerine eskiden olduğu kadar rahat hareket
edememektedir. Sokollu Mehmed Paşa’nın muhalifleri ve onu veziriazamlık
görevinden indirmek isteyenlerin başında Lala Mustafa Paşa’nın çevresinde
bulunan Şemsi Ahmed Paşa, Şeyh Şüca gibi isimler gelir. Yaşlı sadrazamın
çevresindekiler sudan bahaneler üretilerek bir bir boşaltılmaya başlanmış,
hatta amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Üveys Paşa, Budin sarayına ve
baruthanesine yıldırım isabet etmesi sonucu idam edilmiştir.
Sultan I.Murad,
Kosova Savaşı’nın ardından savaş meydanını dolaşıp, durum değerlendirmesi
yaptığı sırada ölü taklidi yapan bir Sırp askeri tarafından hançerlenerek şehid
edilmişti. Sokollu Mehmed Paşa da ölümünden bir gün öncesi dinlediği sohbette
anlatılan bu olaydan etkilenerek, kendisine bu şekilde ölüm nasip etmesini
Allah’tan ağlayan gözlerle niyaz etmişti.
Sokollu Mehmed Paşa
ölümünün ardından Eyüp Sultan Camii’nin dış avlusuna defnedilmiştir. Türbesi
günümüzde halen oradadır. Tarihin bir cilvesi olacak ki, en büyük muhalifi, Kıbrıs
fatihi Lala Mustafa Paşa’nın mezarı ise Eyüp Sultan Camii’nin iç avlusunda
bulunmaktadır. İki mezar arası uzaklık 100 metreden fazla değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder