BELEDİYE BAŞKANI KİMDİR NEDİR?
Sevgili Frekans okurlarıma bazı faydalı bilgiler vermek istiyorum. Belediye Başkanı dediğin kişiye örnek “Mustafa Sarıgül” gibi olandır. Kendisi bir kentin seçilerek memur edilmiş maaşlı başıdır! Belediye başkanının görev ve yetkileri şunlardır: Belediye tüzelkişiliğinin başı ve yürütme organı belediye başkanıdır. Başkan genel oyla doğrudan şehrin halkı tarafından seçilir. Belediye başkanı, görevinin devamı süresince Siyasi partilerin yönetim ve denetim organlarında görev alamaz; ama her pazartesi toplantılarına katılıp seçim kongresinde adamlarını seçtirmek adına kapı kapı dolaşıp fikir verir ,profesyonel spor kulüplerinin başkanlığını yapamaz ve yönetiminde bulunamaz bizimkisi versen de yapmaz adamın sporla arası hiç yoktur ama atarken mangalda kül bırakmaz, Belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak, Belediyeyi stratejik plâna uygun olarak yönetmek, belediye idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak. Evet, Belediye başkanı için yasa koyucu böyle demiş! Peki, böylemi yapar bizim belediye başkanımız veya başkanlarımız? Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara tam bir fenomen olma yolunda. Adamı hangi partili olursa olsun herkes çok beğeniyor ve seviyor. Babaeski Belediye Başkanı Hacı ayni şekilde her ikiside süper başkanlardır. Eskişehir’i Yenişehir yapan büyük insan Yılmaz Büyükerşen bu işin pir'i zaten. Birde zaman zaman Mevlanayı ziyarete gittiğim Konya'da her gidişimde yeni bir şeyler görmek çok keyif verici. Konya'da Tahir Akyürek'te çok başarılı. Kadir Topbaş çok ama çok başarılı bence. İstanbul gibi bir yer ancak bu kadar yönetilebilir.
Birde beğenmediklerimi yazayım. İstanbul Bakırköy Ateş Ünal Erzen'i başarısız buluyorum. Bakırköy'de ara sokaklar çöp içindedir. Ama Ataköy'de , Florya'da , Yeşilköy'de durum farklıdır. Kapımızın önünde biriken çöp miktarının, seçimlerde açılan sandıklardan Erzen Bey'e çıkan oylarla ters orantılı olduğu konusunda ben ve neredeyse tüm mahalle esnafı dostlar, acayip biçimde huylanmaktayız. Sokaklar çok dar belki de ondandır bilemiyorum ama insan düşünmeden edemiyor. Bir de Lüleburgaz’ın makus talihi soyadı “Halebak” olan ve halimize baktıran bir belediye başkanı var nuh diyor peygamber demiyor hep kendi bildiğini doğrusunu okuyor hizmet adına Belediyede yaptıklarının hepsi şaiyalı olup kimse kendisine hesap sormuyor ata oynatmaya devam ediyor ve halkla adeta alay ediyor.
Bu soruyu bizim malumunuz başucu sözlüğümüze sorduk. Sözlük şöyle yanıtladı; Başkanı olduğu belediyenin diğer üyeleriyle birlikte eli arkada dolanan, esnafa “nasıl gidiyo işler” falan diyen, yemek yediği lokantalarda fotoğraf çektirip duvara astıran genellikle bıyıklı, esmer, az eğitimli kişiler. Bu tipin dışına çıkıp gerçekten hizmet veren Belediye başkanları da var tabii. Biri demiş ki; Anayasaya aykırı davranışları tespit edildiği takdirde, atanmamış, halk tarafından seçilmiş olmasına rağmen içişleri bakanı tarafından görevinden azledilebilen kişi. Bir diğeri ise; köyden bozma beldelerde seçilenleri; “sehteker” (sahtekâr) dedikleri sekreterleri ve belediye bütçesinin nerdeyse yarısını harcayarak aldıkları makam araçları ile gezmeyi, tatil yerlerine bile gitmeyi pek severler. Başka biri; Yeni yasayla birlikte yetkisi gereğinden fazla arttırılmış belediyelerin artık gereğinden fazla yetkiyle donatılmış olan başı. Öbürü ise şöyle demiş; Eskiden şans kapısı olarak bilinirmiş. Her hafta milli piyangonun büyük ikramiyesi bu kişilere çıkarmış. Köy kahvelerinde dolaşan söylenti böyle dermiş; -Hikmet ağabey duydun mu bizim başkana yine büyük ikramiye vurmuş -valla ne şanslı adammış bu yahu. Başkan olalı beri her hafta büyük ikramiye buna çıkıyor. Eee tabi o zamanlar şimdiki gibi basın-yayın güncellemeleri dakikada bir yapmıyor ki. Bir hafta öncesinin gazetesini okuyabilenler köyün ileri gelenlerinden oluyor. Saygı gösteriliyor. Nerde kalmış Milli piyangonun sonuçlarını anında öğrenivermek. İşin garip tarafı başkanlığı bırakınca amorti bile tutturamaz olmuşlar. Gerçi sonradan ikramiyenin milli piyango tarafından değil de 3 kat üzeri inşaat izni olmayan yerlerde 10 katlı apartman dikme niyetinde olan müteahitler tarafından verildiği ortaya çıktı ama halk halen bu eski başkanlara saygıda kusur etmiyor, köy kahvesinin önünden geçerken, ayağa kalkıp ceketlerini ilikliyorlar... İyi uykular! Başbakanlarımız da çıkıp “bizim Halkımız araplara benzemez, isyan etmez, devletine karşı çıkmaz” derler. Eee tabi haklılar. Boş meydanda at koşturun. Koltuk sevdası değil. Hizmet için geliyoruz diye yalanlar söyleyin. Yeriz biz. Severiz baharatlı yemekleri, nede olsa Ortadoğu yemek kültürümüz var. Bir başka tanımlama ise; Başkan kelimesindeki vurgunun “başka” olduğunu hissetmemize yarayan kişi. Mesela, bir Belediye başkanı, başkanlık yaptığı şehrin göbeğini belli yönlerde trafiğe kapatma erkini yaratıp, meşrulaştırıp, kullanabiliyor oraların değerine değer katarak kimliksiz meçhul rantlar yaratıyorsa, sade bir vatandaş “Allah Allah adam [başka] bir yerde yaşıyor herhalde” veya “Allah, Allah, bu işi ben anlamadım ama başkanın başka bir bildiği ya da başka bir maksadı var herhalde” diye düşünebilir de. Neticede, biz bu kişilere, farazi veya sahici her aksiyonlarının sonunda, şehir sakinlerinin “başkası” bol cümleler kurmasının müsebbibi olan görevliler dersek, uzun bir cümle olur ama katiyen ayıp etmiş olmayız. Eee ağzı yok dili yok sözlüğümüzden bu kadar. Teşekkürler bizim malum sözlük, teşekkürler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder