SÜNNİLİK İNACINDA İNANÇ VE DİN UYGULAMALARI
Namaz : Günde 5 kez ezan ile icra edilen ibadet
Oruç : Ramazan ayında oruç tutmak. Şiilikte günbatımı, güneşin tam batımı anlamına geldiği için Sünnilerinkine göre birkaç dakika gecikir.
Hac : (Pilgrimage) Mekkedeki Kabe bölgesinde hac ibadetinin gereklerini yerine getirmek. Şiilikte Hac bittikten sonra Medine'deki Muhammed'in mezarı ve imamlar ziyaret edilir. Bunun dışındaNecef'teki İmam Ali Türbesi ve Kerbela'daki İmam Hüseyin Türbesi, Onikicilikte Meşhed'deki İmam Ali Riza Türbesi gibi imamzadeler ziyaret edilir.
(Ancak Şiilikte, "Hac vazifesi yerine getirildikten sonra Peygamberin ve İmamların kabirleri de ziyaret edilmelidir" diye bir şart yoktur. Şiiler, Peygamber'in veya İmamlar'ın kabirlerine yapılacak olan ziyarete de Hac demezler. Şiilere göre Hac sadece Kabe'ye yapılır.)
Zekat : Fakirlere dağıtılmak üzere belirli gelir grubuna sahip insanların gelirinden yaptığı yardım.
Hums :(Beşte Bir) Bazı malların dini vergisini dinde belirlenen yerlere vermek mesela fakirlere ve seyyidlerin fukerasına vermek.
Cihad (Mücadele) : Allah adına mücadele etmek. Cihad iki türlüdür. İlki insanın yaşamının her aşamasında iyiyi yerine getirmek adına nefsiyle verdiğidir ki buna "Büyük Cihad" denir ikincisi de "Küçük Cihad" denilen kişinin dışında olan kötülüklerle mücadelesidir.
Emr-i Bil Maruf : İyiliği emretmek
Nehyi Anil Münker : Kötülükten sakındırmak
Tevella : Ehl-i Beyti ve onların takipçilerini sevmek
Teberra : Ehl-i Beyt'in düşmanlarından kişinin tüm ilişkisini kesmesi
Şiilik ile Sünnilik arasındaki anlayış ve uygulama farkları
Şiiler, Muhammed'den sonra hilafet'in Ali ve soyuna ait olduğunu savunur ve sünnilerin meşru ve dince makbul kabul ettikleri ilk üç halife (Ebu Bekir, Ömer ve Osman'ın) hilafeti Ali'den gasp ettiklerine inanırlar. Yezid'in babası Muaviye konusunda ise bir ayrılık vardır. Şiiler Yezid hakkındaki görüşlerin benzerini Ali'nin hilafetine karşı çıktığı için Muaviye için de sürdürürler ancak Sünniler Muaviye'nin bir "ictihad" yaptığını ve ictihadında yanılsa bile Kur'an'ın vahiy katibi ve peygamberin eshabından olduğu gerekçesiyle hakkında kötü ifadede bulunmaktan kaçınırlar. Şiiler ise peygamberin sahabesinden olmasının daha sonra yaptığı çirkinlikleri örtemeyeceğini anlatmaktadırlar.
Sünnilere göre iktidar siyasi bir meseledir. Peygamberi bile ilgilendirse dahi bir soy meselesi olarak değil, ümmetin kendi içinde istişare ile çözeceği bir konu olarak görülür ve genellikle "devlet başkanına itaat" kültürü hakimdir, Peygamber ve akabinden gelen raşid halifeler hem devlet başkanı idiler hem de imam. Onlardan sonra bu görevlerin ayrıldığından söz edilebilir. Şiilerde ise iktidar inanç meselesidir ve meşru siyasi lider aynı zamanda ruhani liderliği de elinde bulunduran Ali ve soyundan gelen imamlara aittir. Caferi şiasında kıyamete kadar gizli kalan Mehdi dahil 12 imamın günahsız olduğuna, "Peygamberlik vahyi alma" hariç, "günahsızlık" ve benzeri konularda peygambere benzediğine inanılır.
Küçük yaşta gaip (saklı) olan 12. imamın ölmediğine ve halen hayatta olup kurtarıcı (mehdi) olarak tekrar geri döneceğine inanırlar.
Şiiler Tehlike anında inancı saklamanın (takiyye) caiz olduğuna inanırlar.
Muta nikahının (belirli bir süreyle sınırlandırılmış evlilik) sünnilerin kabullenmemesinin aksine dinen uygun (caiz) olduğuna inanırlar. Şiilere göre bunun peygamber zamanında yapılması uygun görülmüş, Kur'an-ı Kerim'de de onaylanmıştır.
Alevilik ve Şiilik
Alevilerin büyük bir çoğunluğu kendini Şii olarak tanımlamamakta, bununla beraber Aleviler arasında Aleviliğin İslam dışı olduğunu savunan Alevilerde bulunmaktadır .Şiilik, İslamiyet'in Sünniliktensonra dünyada en çok mensubu olan ikinci zümresidir. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevilik, genellikle bir Şii inanci olarak ya daTürk veya Osmanlı Şiiliği olarak tanımlanır. Bazı araştırmacılar ve Batı'lı teologlar ise, Şiiliğin fıkıh mezheplerinden Caferiliği'ni benimseyen İslam inancının Anadolu'daki tasavvuf uygulaması Caferilik olarak adlandırılır. Türkiye ve Türkiye dışını kıyasladığımız zaman, Türkiye Türkleri arasında yaşayan "Şiilik" tarifesinin Türkiye dışındaki "Şiilik" tarifesine benzemediğini görüyoruz. Türk sözlüklerindeki "Şiilik" tarifesi ne kadar Türkiye dışındaki tarifeye benziyorsa da, halk arasında "Şiilik" teriminin "Caferi mezhebi"nin bir diğer adı olarak anlamlandırılır. Bunun nedeni tartışılması ve araştırılması gereken bir konudur. Türkiye'de Şiilik teriminin Caferi mezhebi ile eş anlamlı kullanılmasından dolayı, Alevilerin bir kısmı doğal olarak da kendilerini Şii saymazlar. Fakat Alevilerin en kutsal eserlerinden olan Buyruk'ta, Şii sözcüğünün "Ali yandaşı" veya "Ali yolcusu" şeklinde bir tanımlaması mevcuttur. Alevilere benzerlik gösteren inanış grupları ise Şiilik terimini Türkiye dışında varolan Şii tarifesine uygun olarak, "Ali yandaşlığı" olarak tanımlarlar ve dolayısıyla da kendilerini de Şii olarak görürler (İran Ehli Hak'lari, Suriye Nusayri'leri, Arnavut Bektaşi'leri ve Nizari İsmaililer bunun örnekleridir.
Türkiyeve Suriye'deki Aleviler, bu ülkelerdeki Şii nüfusun çoğunu oluştururlar. Türkiye'de heterodoks Şii olarak tanımlanan Alevilerin yanı sıra bazı yerleşim birimlerinde BAŞKA İNANÇLI Ortodoks Şiiler de yaşamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder