DEPREM GELİYOR VE İSTANBUL GİBİ LÜLEBURGAZDA YIKILACAK…
Sevgili Frekans okurlarına Türk milleti diğer uluslardan ayıran en büyük özelliği kaderci olması ve kaderini çizen “Allahın dediği olur” cümlesinden hareketle “Tedbir Kuldan Takdir Allahtan” sözünü dinlemeksizin daima başımıza bir felaket gelmeden tedbir almak yerine olduktan sonra salya sümük ağlamak yerlerde sürünmek suçu nedense Devlete kesmek Ünlü TV sunucusu Reha Muhtar’ın repliğini “Nerde bu Devlet Nerde bu Millet !”diye bağırmak ama her işte bunu söylemektir. Oysa Allah insanlara akıl fikir neden vermiş her işlerinde doğru dürüst olmak ve yapacakların en iyisini yapmak toplumu Toplumu ve Ailesini her türlü tehlikeden korumak görevini düşünmeyiz.
Bugün yeryüzünde en akıllı geçinen ama aslında balık akıllı bir millet olan bizler bu yüzden asırlardır çağdaş medeniyet seviyesine bir türlü ulaşmadık ulaşamayacağız da Türkiye’nin korkunç gerçeği, doğal afeti kaçınılmazımız,bir gece habersiz yatağımıza kadar girebilen, savunmasızları çürük çarık yapıları ansızın yerle bir eden DEPREM tehlikesiyle yaşamamıza karşın nedense hala tedbir adına yapılan göstermelik işlerden sonra unutup gittiğimizden gün gelip bir yerde yaşadığımızda dağılıyoruz ve toplum olarak üzülüyoruz. Oysa en temiz örneğimiz Japonya gibi ateşe dağa taşa Buda’ya tapan iki felaketi ayni anda (deprem-tsunami) yaşayan ülke çok geçmeden çok önceden aldığı tedbirlerle yaşam dönüyor ve yaralarını sarıyor örneğin son Japonya’da yaşanan Tsunami ve Depremde şehirlerinde en son sistem alarm ve uyarı sistemleri kurulmuş olduğunu TV den dakika dakika yaklaşan Tsunami tehlikesinin o şehrin halkına anında hemde canlı yayınla tehlike var anonslarla duyurulduğunu gördük yaşadık.
Şimdi size soruyorum ? Lüleburgaz’da 22 mahalle var hatta –Uzay mahallesi diye üvey evlat bir mahallemiz daha varmış- şehrimizde Japonya gibi bir felaket olsa acil felaketlerde veya günlük hayatta kullanacağımız ALARM veya ANONS sistemi varmı? yokmu? var olan göstermelik yetersiz nuh nebiden kalma Belediye ANONS sistemimiz yaşanacak olası bir felakette bize ne derece yardım edecektir bir düşünün.Yerel Basından Belediyenin Trilyonlarının havaya savrulduğu kaybolduğunu duyduğumuz,sözde etkinlik adına Burgaza kalıcı bir şey vermeyen faaliyetlere harcayacağınız milyarlarla şimdiden en son sistemle şehrimizin her bir köşesine kuracağınız acil duyuru anons alarm sistemini şimdiden yapmazsanız depremde çok ağlarsınız
Ey Lüleburgazlılar ben görürüm yada görmem ama biliniz ki nasıl ki Üsküp’te Bükreş’te olduğu gibi Marmara’da Trakya’da İstanbul da deprem olacak ve bunun etkisi tüm tarkya şehirlerini hatta Lüleburgaz’ı da vuracaktır. Yani Lüleburgaz’da böyle bir depremde nasibini alacaktır ve insanlarımız gene ölecektir. Gelin şimdiden tedbirinizi alın takdirinizide yine Yüce Allaha bırakınız diyorum. Yaşadığımız bu kentte yüzlerce İnşaatları denetleyini varmıdır? Lüleburgaz’da her yerde olduğu gibi 70 yıllardan beri inşaatlarda rant kapısı oldu. Teknik adam olmadığım halde Lüleburgaz’da yapılan eski binalardan ve hele bitişik nizam inşaat ruhsatı verilen yerlerde zamanında adına “bokluca deresi”daha kibar olsun diye şimdi “bülbül deresi” dediğimiz alanın çevresindeki inşaatların yine özellikle Lüleburgaz Deresi boyunca her iki yanında derenin taşıdığı alüviyonlu yığma toprak üstünde yapılan tüm inşaatların ilk depremde yıkılacağını söylersem kahinmi olacağım. Burada oturanları günü gelipte depremden ölmemeleri için şimdiden uyarmak ve diyorum ki İstanbul’u vuracak deprem Trakya’yıda bizi de vuracak bizde zarar göreceğiz bu kehanet değil deprem gerçeğidir.Bende bu tehlikenin içindeyim ama tek güvenim oturduğum ev 1999 deprem sonrası planlarla yapılmış olmasıdır.
Son yaşanılan Van depreminin ardından yazılı Basın köşe yazarları kovboy şapkalı kızılderili tipli bilim adamları, herkes yazdı çizdi halada yazılıyor. TV larda aynı kareleri döne döne ekrana getirdi. Yeni yeni acıklı öyküler yazıldı, insanların acıları reytingler uğruna araya sıkıştırılan imgelerle naklettirdi. Azra bebek kurtuldu ama Yusuf öldü. Gerçekten acıydı yaşananlar, çok acıydı ama acı çekenlerin dışında bilmem kaç gün sonra güncelliğini yitirecek bu acıdan nemalananlar yeni nemalara kapılıp bu acıya da birer nokta koyacaklar. Özetle 1999 Marmara’da olanı 12 yıl evvel seyrettiğimiz bir filmi başa sarıp yeniden izler gibiyiz. Ne bir eksik ne bir fazla aynı acı,aynı şaşkınlık,aynı söylemler, aynı kargaşa aynı aynı. Ben Lüleburgaz aşığı bir yazarım aklıma takılanları yazmak istedim. İzmit ,Gölcük ,Yalova Düzce depremi aslında geliyorum dedi, tüm depremler gibi saatini söylemeden ama zamanının geldiğini söylediler.Kocaeli yerel televizyonları bu konu üzerinde konuşma yaptılar, sivil savunma kuruluşları sokaklarda el ilanı dağıttı, belediyeler uyarıldı, vatandaşların kulağına fısıldandı. Sonuç ortadaydı, bilanço çok çok ağırdı, bende o gece Silivri’de Lüleburgaz deniz evlerinde yaşadığım 45 saniyeyi asla unutamayacağım, depremin cehennemi uğultusu duyduğumda kesilen elektrikte ilk aklıma gelen İstanbul yıkıldı gitti dedim. Sabahleyin TV den Radyolardan İzmit’te Gölcük’te Yalova’da vs yerlerden yerle bir olan binlerce bina içerisinde barındırdıklarını toprağa denize gömdüğünü duyduk. Yaşayanlar ise korkunç bir travma altına girdiler. Sonrasında işte hepimizin bildiği gibi yardımlar, toplanan paralar, hastaların ilk yardım bakımı, prefabrik konutlar vs. Van veya Kütahya veya Elazığ veya Dinar veya İstanbul. Deprem gerçeği Türkiye’nin gerçeği.Peki böyle bir gerçeğimiz varsa ki! Var. Bu gerçeği görmemiz için illa deprem olması mı gerek? Neden toprağın kaldıramayacağı binaların dikilmesine göz yumuyoruz? Niye yaptığımız derme çatma gecekonduların üzerine çocuklarımıza kat çıkıyoruz? Bizim bunca şehircilik sorunumuz varken niye duble yolların kavgasını yapıyoruz? Çok seyredilen dizilerin arasında bir iki satır deprem gerçeğini neden hatırlatmıyoruz? Madem bir şehri yeniden kurabilecek yardım toplayabiliyoruz da bunu neden depremden önce yapmıyoruz? Yardım toplamak, binaları yeniden yapılandırmak için 68 genç Öğretmenin veya Yunusların, Serhatların cansız bedenlerini çiğnemek mi gerek? Birlik, beraberlik kurabiliyorsak bunun için illa bir felaket olmasımı gerek?
Bizim tüm duygularımızı, gözyaşlarımızı,acılarımızı,sevinçlerimizi,isyanlarımızı yöneten en büyük patron Görsel Medya neden daha çok yeni olan İzmit Gölcük Yalova Simav Van depreminin sonuçlarını görmek için görselliğini kullanmıyor? Depremle ilgili benim aklıma bu kadarı geldi, bu sorular o kadar çoğaltılabilinir ki! Depremle birlikte ortaya çıkan bir sürü gerçek de bir süre sonra nedense unutuluyor. Ekranlarda tüm Bilim adamları avaz avaz bağırıyor, biz onları deprem olduğunda dinliyoruz. Sivil toplum kuruluşları bu felaketlerde can damarımız oluyor ama nedense onlar da depremin acısı geçince unutuluyor. Bazı akıllı ve dürüst insanların kurduğu “Akut” gibi çok değerli arama kurtarma kuruluşları kendi imkanlarınla ayakta durmaya çalışırken onlara yardım etmeği hiç aklımıza getirmiyoruz. Varsa yoksa KIZILAY diyoruz da onlarda maalesef felaketler ülkesine yetişemiyorlar. Bugün Van depreminden kurtulan kardeşlerimiz korkunç acı içinde, aç,açık ve soğukla yaşam savaşı verirken bir yandan da kaybettiklerinin acısıyla yanıyorlar. Çadırlara, yardım konvoylarına tabiri caizse söylendiği gibi saldırmaları o kadar doğal ki! bunu o acıyı yaşamayanların bilmeleri imkansız. Bu yıkımın ardından ruhsal dengesini yitirmemiş kimsenin olacağını düşünülmez. İşte buda deprem sonrasının en acı gerçeği; iletişimsizlik, plansızlık, vurdum duymazlık, beceriksizlik...
Ne yazık ki!!! önümüzde bir de Marmara denizi ve İstanbul depremi var, yıkımın korkunçluğu asıl burada. On milyonu geçmiş bir nüfus ve çarpık yapılaşmasıyla. Düşünmesi bile hafızaya sığmaz.Ara ara unutulsa bile sonrasında dünyanın neresinde olursa olsun en ufacık bir deprem sonrası hatırlıyoruz. Ve artık ilkokul öğrencileri dahi bu gerçeği biliyoruz. Peki ne yapıyoruz, koca bir hiç. Deprem olsun sonra düşünürüz, öyle ya ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Ben görmem ama gelecek kuşaklar Marmara da İstanbul’da yaşayanlar göreceklerdir.Depremden hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmetler dilerken tüm Devlet ricaline sesleniyorum ,siyasilere bağırıyorum ,vatandaşlarımıza yalvarıyorum lütfen diyorum tedbirinizi alınız. Deprem öldürmez çürük binalar sizi öldürür her yerde olduğu gibi Lüleburgaz’da da Deprem mutlaka olacak yıkıldıktan sonrada kaderim buymuş deme ağlama bu kader değil senin gibilerin zavallılığındandır daha ne yazayım anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az daha ne denir ki…Allah korusun denir…
Değerli blog yöneticisi çalışmalarınızı hergün takip ediyoruz. İş hukuku avukatı hususunda hizmet verdiğimizi bildirmek isteriz.
YanıtlaSilTEŞEKKÜRLER
YanıtlaSilMerhaba orhansuat deprem öldürmez evet gözlerini para burumus muthayitler öldurur insanlari .Dere mahallesine yapilan siteler ne kadar saglam acaba bunu merak ediyoruz. Ucuz arsalari alip birsuru aprtman yapildi ins dayaniklidir bur suru insanlar ucuz diye aldi ordan oruruyorlar.
Sil